21 Ağustos 2008 Perşembe

KÖPEK IRKLARI " GOLDEN RETRIEVER VE DENİZ "



AYDIN Bey "DENİZDE OYUN" isimli fotografını bizlerle paylaşma nezaketini gösterdi.
Golden Retrieveri tam manasıyla yansıtan bu güzel fotograf için çok teşekkür ediyorum.

KÖPEK SAĞLIĞI VE KÖPEK BAKIMI

Akut İshal
Çok sıvı ve bazen de kanlı olan ishal türüdür. Aynı zamanda kusma da söz konusu olabilir. Beslemeyi kesip, köpeğinizi sıcak tutun. Az miktarda glikozlu su verin. Eğer köpeğiniz halsiz ve üzgün ise, derhal veteriner hekiminize götürün. Eger neşesi yerindeyse, veteriner hekiminizi telefonla arayıp tavsiyelerine uyun.

Ani Kulak Ağrısı
Köpeğiniz sürekli kulağını kaşır veya kafasını bir tarafa doğru eğer. Kulağını yere sürtebilir, kafasını sallayabilir ve hiç kimsenin kulağını ellemesini istemez. Eğer bu hareketler aniden başladıysa, büyük bir ihtimalle kulağına yabancı cisim girmiş demektir. Hiçbirşey yapmadan hemen veteriner hekiminizi arayın. Genelde kulak ile ilgili sorunların derhal tedavisi gerekmektedir. Gecikmeler daha ciddi sorunlara neden olabilir.

Araba Çarpması
Köpeğinizin sessiz, sakin, hareketsiz ve de mümkün olduğu kadar rahat olmasını sağlayın. Gerektiğinde kuvvet kullanarak bile sakin durmasını sağlamalısınız. Bu durumda hareket etmesi, sağlığı açısından, sorunlar yaratabilir. Temiz bir bez veya gazlı bez ile kanayan noktalara basınç uygulayın. Veteriner hekiminizi hemen aramalısınız.

Boğulma/Tıkanma
Köpeğiniz çılgınca, patileriyle sanki ağzından birşeyler çıkartmaya çalışıyormuş gibi yaptığında, büyük bir ihtimalle boğazına birşey takılmış olabilir. Ağzını açıp bu cismi çıkartmaya çalışın. Yalnız bunu denediğinizde ısırılmayı göz önüne alın. Ağzını açtığınızda ilk önce damağına bakın. Bazen de bir cismi çıkartabilmek için lokal anestezi gerekebilir. Yabancı cismi çıkarmiş olsanız bile köpeğinizi veteriner hekiminize götürmekte fayda vardır. Köpeğinizin gözüne dikkatli bakıp görebildiğiniz yabancı maddeleri gözünden almaya çalışın. Bunu, gözüne basınçlı ılık su sıkarak yapabilirsiniz. Köpeğinizin gözünü kaşımasına veya yerlere sürtmesine izin vermeyin. Derhal köpeğinizi veterinerinize götürün. Eğer köpeğinizin gözünde çok zarar var ise, o zaman nemli bir gazlı bezle gözünü kapatarak veteriner hekiminize götürün.

Kesilmiş Pati
Genelde yürüyüşlerde cam parçaları bu soruna neden olabiliyor. Çok fazla kanama var ise, temiz gazlı bezi sıkıca patisinin etrafına sarıp, bunun üzerine de temiz bir bez ile tekrar patisini sarın. Yapıştırıcı malzemeler veya bandajlar kullanmayın. Köpeğinizi derhal veteriner hekiminize götürün.

Kusma
Esasında köpeklerin arada sırada kusması normaldir. Eğer köpeginiz sık sık kusmaya başlarsa veya genelde iyi görünmeyip bir de kusması varsa, o zaman dikkatli olmanız gerekecektir. Köpeğinizi beslemeyin. Bu durumlarda, köpeğinizin ne kadar sıklıkta kustuğunu, kusma tarzını ve kusmuğun rengine dikkat edin. Veteriner hekiminizi arayıp durumu anlatın. Gerektiğinde, veterinerinize giderken yanınızda kusmuktan örnek götürün.

Nöbet/Kriz
Ani ve kontrolsüz spazmodik hareketlerle birlikte genelde çenenin titremesi ve tükürüğün bol salgılandığı durumlarda nöbet veya krizden şüphe edilmelidir. Köpeğiniz yana düşüp, adalelerinde, boyun ve bacaklarında şiddetli titremeler olasıdır. Derhal tasmasını çıkarıp köpeğinizin tehlikeli ortamda yatmamasına dikkat edin (merdivenlerden uzak, üzerine birşeyin düşmeyecegi, vb). Rahatça nefes alabildiğinden emin olun! Gerekirse kafasının ve boynunun pozisyonunu değiştirin, ama kesinlikle elinizi ağzina sokmayın. Ortalığın sakin ve karartılmış olmasını sağlayın. Mümkün olduğunca ses çıkartabilecek şeyleri engellemeye çalışın - telefon, kapi zili, vb. Genelde, nöbet/krizler kısa sürer. Nöbet/krizden evvel, esnasında ve sonrasında ki detaylara dikkat edin. Veteriner hekiminizi derhal arayın.

Planlanmamış Çiftleşme
Planlanmamış bir çiftleşmeye maruz kalan köpeğinizin hamile kalması önlenebilir. Çiftleşmeden sonra, 24 saat içerisinde veteriner hekiminiz köpeğinize bir iğne yaparak, köpeğinizin yavrularının olmamasını saglayabilir.

Sokmalar
Köpeğiniz böcek tarafından sokulduğunda genelde aşırı aciyi takiben şişme ve sokulduğu yerdeki cildinin renginin değişmesi söz konusu olacaktır. Eğer köpeğiniz boğazından sokulduysa, nefes alması da zorlaşacaktır. Köpeğinizi serin tutup, hareket etmesini engelleyin. Eğer şişik bir saat içinde inmezse veya köpeğiniz suratından ve boynundan sokulduysa, derhal veteriner hekiminize götürün. Dilini düz tutmasına ve nefes alabilmesini kolaylastırmak için burun ve ağız bölgesinin engellenmemesine dikkat edin. Eğer köpeğiniz bir yılan tarafından bacagından sokulduysa, bacağını basınç sağlamak için sıkıca sarın. Yılanın türüne, mümkünse, dikkat edip derhal köpeğinizi veteriner hekiminize götürün.

Şişkinlik
Eğer köpeğinizin karnı şişmiş görünüp, gaz birikintisi var ise derhal, hiç vakit kaybetmeden veteriner hekiminize gidin.

Zehirlenme (Bilinen)
Köpeğinizin zehir olduğundan emin olduğunuz bir maddeyi yuttuğunu gördüğünüz anda onu kusturmalısınız. Bir bardak suyun içine bir çay kaşığı tuzu atıp, iyice karıştırdıktan sonra bunu köpeğinize içirmelisiniz. Bunu bir defadan fazla denemeyin. Köpeğiniz ciddi bir şekilde karşı çıkıyorsa, bundan vazgeçip, zehirden yanınıza bir örnek alarak derhal veteriner hekiminize gidiniz.

ACİL DURUMLARDA KÖPEĞİNİZİ VETERİNER HEKİME GÖTÜRME YÖNTEMİ
Köpeğinizi sizin veterinere götürmeniz, veterinerin size gelmesine tercih edilmelidir, çünkü hastane koşullarında her türlü yardım sağlama imkanı mevcuttur. Köpeğinize yiyecek ve içecek hiçbirşey vermeyin çünkü anestezi gerekebilir. Köpeğinizi yavasça bir battaniyenin üzerine çekin. Çekmeyi itmeye tercih edin. Eğer kırık varsa iterek daha fazla zarar verebilirsiniz. İki kişi gereklidir. Her biriniz battaniyenin birer ucundan tutarak, köpeğinizi arabanın arka koltuğuna yerleştirebilirsiniz. Arka arkaya yürüyen kişi tamamen arabanın içine kadar girmelidir ki köpek arabada rahatlıkla istenilen yere yatırabilinsin. Eğer köpeğiniz sizleri ısırmaya çalısıyorsa, o zaman kravat veya gazlı bez ile ağzını bağlamalısınız. Köpeğinizin ağzını uzun bir müddet bağlı olarak bırakmayın. Veteriner Hekiminize yolda olduğunuzun haberini verin ki, siz gelene kadar gerekli hazırlıklar yapılabilinsin.
Makale

GÖREV KÖPEKLERİ

K-9 Köpeklerinin Devriye Sistemindeki Yeri

Bu yazıda K-9 köpeklerinin ülkemizde ve Amerika’da hangi alanlarda benzer ve farklı alanlarda kullanıldıkları üzerinde duracağım. Polis suçla mücadele için teknolojinin imkanlarından faydalandığı gibi geneneksel yöntemlerle de etkinliğini arttırmaya çalışmaktadır. K-9 köpeklerini önce Amerikan filmlerinden tanıdık, polisin çocuklara ve halka sevimli görünme çabasının bir parçası olarak algıladık. Amerikan polisinin ev ve görev arkadaşı olan köpeklerin filmlerde inanılmaz kahramanlıklarını izledik. Ülkemizde polis köpeği denince akla ilk önce narkotik köpekleri gelir. Basından yakaladıkları uyuşturucu maddeler önünde verdikleri pozları ile ve iller arası tayin ve emekli oluş hikayelerini takip etmekteyiz. Bu köpekleri yeterince tanımadığımız için köpeklerin uyuşturucu madde kullandıkları ve bu nedenle maddeleri kolay tespit ettikleri gibi yanlış kanaatler bile halk arasında yaygındır.

Ülkemizde devriye arabasında köpek bulundurmak var olan bir uygulama değildir. Polis köpekleri genel olarak havalimanlarında valiz aramalarında, spor ve toplantı mekanlarında bomba aramalarında ve çevik kuvvet tarafından kalabalıkların kontrolünde kullanılmaktadır. Bu uygulamaların ötesinde Amerika’da rutin polis devriyelerinde kullanımı kapsamlı uygulamalarından biridir. Yaklaşık her 4-5 devriye arabasından biri K-9 devriyesidir. Amerikan polisinin tek başına devriye gezdiğini hatırlatırsak polisin tek başına olmadığın tek devriye türü K-9 birimidir diyebiliriz.

Amerikanın gerek coğrafı yapısı gerekse yerleşim alanları dünyanın birçok ülkesiden farklıdır. Yerleşim alanları bir çok yerde geniş bir alana yayılmakta ve iskan alanları arasında ormanlık alanlar veya geniş boşluklar bulunmaktadır. Bu tür alanlarda bir suçlunun kaçtığını düşünürseniz suçlu aramak polis için av kovalamaktan farksizdir. Sokakların kalabalık olmadığı ve çok fazla ormanlık olan alanlarda suçluların saklanabileceği yerler azdır. Suçlu için en makulu hızla suç mahallinden kaçmaktır. Sanıkların yaya olduğu durumlarda polis K-9 köpekleriyle olay mahalline gelmekte ve sanıkların kaçtığı istikamette köpekle peşlerine düşmektir. Kovalamacaya sadece bir K-9 köpeği ve yanında 2 veya 3 tane yaya polis katılmaktadır. Suç bölgesi diğer devriye ekiplerince çembere alınmaktadır. Çemberı oluşturan devriye otoları özellikle kavşaklarda, açık alanlarda çok net görülecek şekilde ve ışıkları yanık vaziyette beklemektedir. Böylece suçlunun çembere yaklaşması engellenerek dar alanda sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Bu halkaya yaklaşamayan suçlu doğal olarak panik halinde kendine ya açık alanda saklanacak yer aramakta veya kaçmaya devam etmektedir. Kaçan kişinin izini takip eden köpek yanındaki polisleri hızla sanığa doğru götürmektedir. Arama esnasında yorulan köpek diğer bir K-9 devriyesiyle yer değiştirmektedirler.

K-9 köpeklerinin diğer amacı ise devriye ekiplerinin durdurmuş olduğu şüpheli araçlar dışarıdan (harici arama yapmak) aramaktır. Özellikle uyuşturucu maddelerin, silah ve bomba tespiti amacıyla K-9 lar şüpheli araçları gelişmiş koku alma özellikleri sayesinde aramaktadır. Eğer köpek aramaya olumlu tepki (araçta bahse konu maddelerin varlığını ifade eden tepki) verirse polis aracın içersini de arayabilmektedir. Bu usul birçok eyalette kanuni olarak düzenlenmiş ve K-9 köpeklerinin şüpheli araçlarda tespit ettiği madde olursa polise araç içindeki kişileri ve aracı detayli arama izni verilmiştir.

Kaçmakta olan şüpheli şahısların yakalanması ülkemizdeki farklı coğrafı şartlar dolaysıyla çok kullanılabilinecek bir yöntem olmasa da şüpheli araçların aranmasında polisimize yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Kanunlarda arama konusundaki düzenlemeler Amerika’da uygulandığı şekilde bir imkan vermemektedir ama bu konuya düzenleme getirilebilinir. Makul şüphe konusundaki tartışmalar hukuki anlamda polisin deneyimlerini etkin kullanmasına kısmen engel olmaktadır. Bu tür uygulamalar ile polisin sokaktaki etkinliği daha da arttırılabilir. Köpeklerin üstün koklama hissi sayesinde polisin olası keyfi aramaları ortadan kalkabilecek ve olası insan hakları ihlallerini de azaltacaktir. Kanun karşısında kusurlu durumu düşmemek için arama yapma ısrarı gösteremeyen polis de köpekler sayesinde şüphesinde daha emin olabilecektir.

Ali ÜNLÜ
http://www.isref.org/index.php?pid=43&page=view&id=1124

GÖREV KÖPEKLERİ

K-9 Köpeklerinin Devriye Sistemindeki Yeri

Bu yazıda K-9 köpeklerinin ülkemizde ve Amerika’da hangi alanlarda benzer ve farklı alanlarda kullanıldıkları üzerinde duracağım. Polis suçla mücadele için teknolojinin imkanlarından faydalandığı gibi geneneksel yöntemlerle de etkinliğini arttırmaya çalışmaktadır. K-9 köpeklerini önce Amerikan filmlerinden tanıdık, polisin çocuklara ve halka sevimli görünme çabasının bir parçası olarak algıladık. Amerikan polisinin ev ve görev arkadaşı olan köpeklerin filmlerde inanılmaz kahramanlıklarını izledik. Ülkemizde polis köpeği denince akla ilk önce narkotik köpekleri gelir. Basından yakaladıkları uyuşturucu maddeler önünde verdikleri pozları ile ve iller arası tayin ve emekli oluş hikayelerini takip etmekteyiz. Bu köpekleri yeterince tanımadığımız için köpeklerin uyuşturucu madde kullandıkları ve bu nedenle maddeleri kolay tespit ettikleri gibi yanlış kanaatler bile halk arasında yaygındır.

Ülkemizde devriye arabasında köpek bulundurmak var olan bir uygulama değildir. Polis köpekleri genel olarak havalimanlarında valiz aramalarında, spor ve toplantı mekanlarında bomba aramalarında ve çevik kuvvet tarafından kalabalıkların kontrolünde kullanılmaktadır. Bu uygulamaların ötesinde Amerika’da rutin polis devriyelerinde kullanımı kapsamlı uygulamalarından biridir. Yaklaşık her 4-5 devriye arabasından biri K-9 devriyesidir. Amerikan polisinin tek başına devriye gezdiğini hatırlatırsak polisin tek başına olmadığın tek devriye türü K-9 birimidir diyebiliriz.

Amerikanın gerek coğrafı yapısı gerekse yerleşim alanları dünyanın birçok ülkesiden farklıdır. Yerleşim alanları bir çok yerde geniş bir alana yayılmakta ve iskan alanları arasında ormanlık alanlar veya geniş boşluklar bulunmaktadır. Bu tür alanlarda bir suçlunun kaçtığını düşünürseniz suçlu aramak polis için av kovalamaktan farksizdir. Sokakların kalabalık olmadığı ve çok fazla ormanlık olan alanlarda suçluların saklanabileceği yerler azdır. Suçlu için en makulu hızla suç mahallinden kaçmaktır. Sanıkların yaya olduğu durumlarda polis K-9 köpekleriyle olay mahalline gelmekte ve sanıkların kaçtığı istikamette köpekle peşlerine düşmektir. Kovalamacaya sadece bir K-9 köpeği ve yanında 2 veya 3 tane yaya polis katılmaktadır. Suç bölgesi diğer devriye ekiplerince çembere alınmaktadır. Çemberı oluşturan devriye otoları özellikle kavşaklarda, açık alanlarda çok net görülecek şekilde ve ışıkları yanık vaziyette beklemektedir. Böylece suçlunun çembere yaklaşması engellenerek dar alanda sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Bu halkaya yaklaşamayan suçlu doğal olarak panik halinde kendine ya açık alanda saklanacak yer aramakta veya kaçmaya devam etmektedir. Kaçan kişinin izini takip eden köpek yanındaki polisleri hızla sanığa doğru götürmektedir. Arama esnasında yorulan köpek diğer bir K-9 devriyesiyle yer değiştirmektedirler.

K-9 köpeklerinin diğer amacı ise devriye ekiplerinin durdurmuş olduğu şüpheli araçlar dışarıdan (harici arama yapmak) aramaktır. Özellikle uyuşturucu maddelerin, silah ve bomba tespiti amacıyla K-9 lar şüpheli araçları gelişmiş koku alma özellikleri sayesinde aramaktadır. Eğer köpek aramaya olumlu tepki (araçta bahse konu maddelerin varlığını ifade eden tepki) verirse polis aracın içersini de arayabilmektedir. Bu usul birçok eyalette kanuni olarak düzenlenmiş ve K-9 köpeklerinin şüpheli araçlarda tespit ettiği madde olursa polise araç içindeki kişileri ve aracı detayli arama izni verilmiştir.

Kaçmakta olan şüpheli şahısların yakalanması ülkemizdeki farklı coğrafı şartlar dolaysıyla çok kullanılabilinecek bir yöntem olmasa da şüpheli araçların aranmasında polisimize yeni bir bakış açısı kazandırabilir. Kanunlarda arama konusundaki düzenlemeler Amerika’da uygulandığı şekilde bir imkan vermemektedir ama bu konuya düzenleme getirilebilinir. Makul şüphe konusundaki tartışmalar hukuki anlamda polisin deneyimlerini etkin kullanmasına kısmen engel olmaktadır. Bu tür uygulamalar ile polisin sokaktaki etkinliği daha da arttırılabilir. Köpeklerin üstün koklama hissi sayesinde polisin olası keyfi aramaları ortadan kalkabilecek ve olası insan hakları ihlallerini de azaltacaktir. Kanun karşısında kusurlu durumu düşmemek için arama yapma ısrarı gösteremeyen polis de köpekler sayesinde şüphesinde daha emin olabilecektir.

Ali ÜNLÜ
http://www.isref.org/index.php?pid=43&page=view&id=1124

KÖPEK IRKLARI " PITBULL "

Köpek dövüşleri ve Pitbull

Bence bir vahşet olan, gerçek hayvanseverler için de asla kabul edilemez diye düşündüğüm köpek dövüşlerinin ülkemizdeki durumu üzerine internette araştırma yapmaya başladığımda karşıma çıkan tüm bilgiler çoğunlukla Pitbull üzerine idi. Konu hakkında bilgi alabileceğim bir isme ulaşmaya çalıştığımda verilen isim daima Günhan Tüzüngüç oldu. Böylece Günhan Tüzüngüç ile 2003'ün şubat ayında buluşup bir kafede söyleşimizi yaptık. Uzun süre arşivde beklettiğim bu söyleşiyi, son dönemde benzer konuların sıkça forumda yer alması üzerine yayınlamaya karar verdim.

Günhan Tüzüngüç Kangal, Doberman, sokak köpekleri de dahil olmak üzere 20 yıldır pek çok türde köpek beslemiş. Son 12 yıldır Pitbull yetiştiriciliği yapıyor. Söyleşinin yapıldığı tarihte 17 safkan Pitbull'a sahip olan Günhan Tüzüngüç bize bir Pitbull kulübü kurmayı amaçladığını da iletmişti.

Pitbulların üretilişinden bahseder misiniz?
Pitbull’un üretiliş amaçlarından ilki dövüştür. Amerikalılar tarafından bu sebeple üretilmiştir. Pitbull‘un kökeni İngiltere’deki Staffordshire Bulldogların çeşitli Terrierler ile melezleştirilmesine dayanır. Maksat Bulldog’daki kuvvetli kas yapısını alıp, Terrier gibi bir agresif ile birleştirmektir. Böylece Staffordshire Bullterrier adında, bugün bildiğimiz Pitbull’un ilk temellerini oluşturan hayvan ortaya çıkmıştır. İngiltere’de o devrin üst tabaka insanları zevk için ayı, boğa, ve mahkumlara karşı Bulldog ve Terrier melezlerini dövüştürürlerdi. Amerikalılar bu ayı-köpek, boğa-köpek, insan-köpek dövüşleri kombinasyonuna, köpek-köpek dövüşünü eklemek istediler. İngiliz Staffordshire Bullterrier cinsi köpekler genel metabolizma ve kas sağlığı açısında son derece kuvvetli ve dirençli olmalarına rağmen, Amerika’daki diğer ırk köpeklerle karşılaştırıldığında vücut ağırlıklarının daha düşük olduğunu gözlemlediler. Araya başka ırk köpekleri ekleyerek söz konusu köpeğin ırkının fiziksel olarak gelişmesini sağladılar. Dolayısıyla daha yüksek sıklet, daha tahrip verici bir güç unsuru haline getirdiler. Bu noktadan sonrada Amerika’daki kennellar üretilen köpek konusunda ikiye ayrıldılar. Irkın dövüşmesini isteyen ve ırkı bu şekilde rehabilite eden gruba karşı, bu dövüşlerin olmasının yanlışlığını savunan bir grup ortaya çıktı. Dövüşlere karşı olan grup üretilen köpeklere Amerikan Staffordshire terrier ismini verip bu konuda secere veren klüp kurdular. Dövüşü destekleyen grup ise aynı köpeğe Amerikan Pitbull terrier adını verdiler. Günümüze kadar Staffordshire Terrier dövüştürülmemesi ile genlerindeki dövüş özelliğinin daha aza inmesi, Amerikan Pitbull Terrierler ise dövüşe dövüşe aynı zamanda dövüşen yavruların seleksiyonu ile birleştirilmeye gidilmesi ile daha iyi, daha kuvvetli yapıda köpekler elde ettiler.

Köpek dövüşleri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Köpek dövüşleri hakkında bilinenler; sık yapıldığı, bahislerin söz konusu olduğu, sosyetenin en büyük eğlencesi gibi asılsız bazı iddialardan ibarettir. Köpek dövüşlerinin yoğun olarak yapıldığına dair düşünceler; bazı kişilerin yıllar önce dışarıda görmüş oldukları tecrübelerini burada (belki sanal ortamda) arkadaşlarıyla paylaşmaları sonucunda, kulaktan kulağa spekülatif bazı yorumlar katılarak anlatılmasıyla oluşmuştur. Böyle bir oluşum profesyonel olarak Türkiye'de yoktur.

Köpek dövüşleri, özellikle ring içerisindeki köpeğin sağlığını, hayatını kontrol altında tutmaya yarayan bir takım kurallar çerçevesinde gerçekleşir. Konuyu özele indirip, bana ve benim etrafımda oluşan, bu konu ile ilgili insanlara gelirsek, amacımız; sokak aralarında, parklarda, bahçelerde, her boş fabrika binasında, her türlü köpeğin dövüştürülmesine karşı savaş vermek. Bilinçsizce yapılan hiçbir gen özelliği taşımayan, dövüşe uygun vasıfları olmayan köpeklerle bu işin yürümesini sağlamak isteyen insanlara engel olmak. Çünkü kamuoyunda bu işin bilinçsizce yapılması yüzünden, köpek dövüşlerinin vahşet içerdiği yanılgısı oluşmuş durumda. Bilinçsizce yapılması demek, köpeğin istemediği halde sonuna kadar zorlanmasıdır. Bu köpek açısından olumsuz sonuçlar doğurur.

Köpekler neden dövüştürülür?
Pitbull dövüşlerinin asıl amacı, ırkın iyisinin korunması ve bu ırkın gelecek nesillere devam ettirilmesi adına; iyi kalite, iyi ırk, %100 safkan temiz Pitbull kanını yakalayıp, bir de ayrıca bunların içinde Pitbull'un gerçek anlamda üretiliş özelliklerine sahip olan köpeklerin bulunması ve bunların seleksiyonudur aslında. Bu sadece Pitbull için geçerli değildir. Afgan tazılarının yarıştırılması, İngiltere Greyhound tazılarının yarıştırılması ya da yapılan at yarışları; bunların hepsinde amaç aynıdır.

Sağda solda bir köpek bilinçsizce bir ay içinde belki 20 defa vahşice dövüştürülüp yanlış işler yapılıyor. Öbür taraftan da ırkın iyisinin korunması, ırkın saf kalabilmesi ve iyi genlerin kalıp Pitbull'un iyisinin insanlara sunulması açısından da 2 senede bir defa gerçekten profesyonelce bir antrenmandan geçip çok düzenli bir beslenme ile ringe çıkmasında ben bir sakınca görmüyorum. Bu kendi genini ispat etmektir. Belirli kurallar içinde köpeğe ağır yaptırımları olmayacak şekilde dövüşlere karşı değilim. Kurallı derken; dövüşmek istemeyen, korkudan havlayan ya da ringden atlayıp kaçan köpeğin dövüştürülmemesi gerekir. Bu köpek seleksiyonda kullanılmayacak bir köpektir. Yanlış olan, dövüş istemeyen köpeklerin dövüşe zorlanmasıdır, vahşet olan budur. Bunlar dövüş vasıflarına sahip değildir.
Bu dövüşler kimler tarafından yaptırılır?
Bizde köpek dövüşü olarak geçen şey aslında 15 – 16 yaşındaki çocukların tesadüfen bulduğu bir kırma köpek ya da bir bahçeden çaldığı köpekleri karşı karşıya getirmesidir. Öyle bahislerin döndüğü, büyük kumarlarla oynanan dövüşler yoktur.

Köpek dövüşünün orijinali; antrenörlük, beslenme bilgisi, eğitim bilgisinin öne çıkarılıp, o anlamda gurur ifade eden; sonucunda iyi bir şey alındığında "benim köpeğim, benim köpeğimin yavruları" diyebilmek için yapılır. Yoksa bunun parasal boyutu filan yoktur. Cebinizden fazlasını ödersiniz. Bir antrenman köpeği dediğiniz zaman o hayvanın beslenmesi bir insanın beslenmesinden çok daha maliyetlidir. Profesyonel bir maça 3 ay boyunca hazırlanan bir köpeğin inanılmaz bir beslenme ihtiyacı vardır. En kuvvetli protein, en kaliteli karbonhidrat, vitaminler, aminoasitler; yani profesyonel bir sporcu gibi.

Sizin Pitbullar ile tanışmanız nasıl oldu?
Pitbullar ile tanışmam ilk defa 1992 yılında bir yurtdışı gezisiyle oldu. Türkiye'deki tek safkan üreticisiyim. 17 tane köpeğim var, bunlara damızlıklar ve yavrular da dahil. Bu 17 köpek bir arada değil elbette. Köpeklerimin çoğu bir evin bir köpeği. Çevremde bana yakın olan insanlarla bir kulüp kurma aşamasıyız. Bu insanların kulüp içindeki misyonları köpeklerin bakımından sorumlu olmak. Köpeklerin sağlık, bakım, psikolojik durumlarına göre kulübün içinde veya dışında kalacaklar. Zamanla bu kulübün büyümesini planlıyorum.
Pitbulların özelliklerinden bahseder misiniz?
Pitbull bir aile ve dövüş köpeğidir. Amerika'da fiziksel ve zeka özürlü hastaların rehabilitasyonunda kullanılan hayvanların başında Amerikan Pitbull Terrier'i gelir. Sebebi ise Pitbull Terrierler'de acıya karşı bir duyarsızlık vardır. Dolayısıyla zeka özürlü çocukların fiziksel tacizlerine aksi yönde cevap vermeyecek hayvanlara ihtiyacı Pitbull Terrier karşılar. Tabii, bu Pitbull Terrier iyi eğitilmiş, düzgün bir aile psikolojisi içinde yetişmiş, iyi bir kandan gelmiş olmalıdır. Böyle bir köpeğin kulağının kuyruğunun sağının solunun çekiştirilmesi bu hayvanı etkilemez en fazla bir iki adım uzaklaşır. Bugüne kadar yetiştirdiğim 50’den fazla Pitbull'un hiçbiri ne bana bir diş gösterdi, ne ısırdı.

Pitbull Terrier köpekler eğer gerçekten dövüş amaçlı yetiştirilmişlerse insan harici iki-dört ayaklı her şeye agresyonda bulunabilirler. Ama yavru olanlara değil. Pitbull bir aslanla bile karşı karşıya getirilebilir. İnanılmaz cesaretli bir hayvandır. Ölür, ama kaçmaz. Daha sekiz aylık kendisi yavru sayılabilecek bir dişinin ticari kaygılardan dolayı çiftleştirilip ondan yavru alınması, bazı kalça çıkığı ya da genetik hastalıkların göz önüne alınmadan yapılan eşleştirilmeler sağlık ve psikolojik açıdan yetersizlik oluşturur. Bunlar standartlar dışı Pitbulların oluşmasına neden olur. Pitbullarda belli başlı 50 kan vardır. Bu soylardan gelen doğru seleksiyonla elde edilmiş yavrulara ulaşmak gerekmektedir.

20 senedir köpeklerle içiceyim. Sivas kangal, Doberman, sokak köpekleri, çok çeşitli köpekler besledim; hiçbirinde Pitbull kadar sahibine bağlılık görmedim. Akşam televizyon izlerken koltuğunuzda, yanınızda otururken mutlaka ve mutlaka bir şekilde size değecektir. Siz uzaklaşın ondan o nefesini çeker, gelir, yine size dayanır. Tam bir aile köpeğidir. Evdeki çocuklara karşı çok duyarlıdır. Pitbull yasaklansa bile ben mutlaka beslerim. Pitbull üretme ya da besleme amacım dövüş değil, onlara olan aşırı sevgim ve hayranlığımdır. Pitbull ile kurduğum iletişimi hiçbir hayvanla, bırakın insanla bile kuramıyorum. Dediğimi anlayabilmek için yavru, temizkan bir köpek alıp onu yetiştirmek şart.

Benim işim safkan Pitbull yetiştirmek, insanlar benimle safkan Pitbull almak için iletişime geçerler. Benden alınan her köpeğin gelişimini takip ederim. Benden köpek alanlarla sürekli iletişimdeyim. Her türlü sorularını cevaplandırmaya çalışırım.



Bu köpekler nasıl eğitilir?
Pitbull köpeklerinin eğitiminde psikoloji çok önemlidir. Bu eğitimde karanlığa kapatma, acı biber yedirme gibi şeyler tamamen asılsızdır. Fiziksel performansınızın insan sporlarında olduğu gibi en üst seviyede olması lazım. Fiziksel performansın en düzeye çıkabilmesi için her şeyden önce düzenli ve dengeli bir beslenme lazım. Etinden, sütünden, yumurtasından aklınıza gelebilecek her türlü insanların da tüketebileceği tüm hayvansal proteinlerin, tüm bitkisel proteinlerin, tüm karbonhidrat bileşenleri, mineralleri, vitaminleri, amino asitleri, demir, çinko, vs. bunları alması lazım. Bundan sonrası kişinin antrenman bilgisi, sportmenliği, köpek psikolojisinden anlamasına bağlı. O hayvanla oyun oynar gibi uzun süreli,hafif tempolu koşular, bir şey bağlayıp çektirmek mesela lastik, yaz ise yüzdürme, plajda, kumda koşturmak gibi; aynı insanda olduğu gibi bir eğitim gerektirir.

Köpek dövüşleri nasıl bir mekanda yapılır?
Pitbull dövüşleri Amerikalılar tarafından konulmuş “pitrules” denilen kurallarına göre 4X4 m'lik bir ring, ringin içerisi köpeğin sakatlanmasına müsaade etmeyecek yumuşaklıkta bir zemin (bu halıflex olabilir branda olabilir) ve kenarları koruyucularla çevrilmiş bir alanda yapılabilir.

Dövüşler nasıl sonlanır?
Dövüşte kimin kondisyonu daha iyiyse o daha çok devam eder. Derileri çok sağlamdır. Kolay yara almazlar. Dövüşün bitmesi bir köpeğin kondisyondan dolayı oyunu bırakmasıdır. Döner, durur, bırakır. Bu dövüşü sonlandırır. Profesyonelce yapılan dövüşlerde köpekler ciddi yaralar almazlar. Dövüş ciddi yaralanmalara neden olacak noktaya gelmez. Bilinçsiz insanların yaptığı bilinçsiz işler, köpek dövüşlerinin altının "vahşet" olarak çizilmesine en büyük etkendir. Köpeğin oyunu bırakmasını aldırmadan, köpekleri sürekli birbirine itmeler gerçek vahşetlerdir.

Ülkemizdeki hukuki durumu nedir?
Türkiye’de yasal olarak bu konuda herhangi bir yaptırım yok. Yasa tasarısı kabul edilir ve yasaklanırsa sadece üretime gidilir. Ama nedir? İleriki kuşaklara gerçek anlamda kan taşıyan köpekler verememiş oluruz. Yani bir ırkın, bir noktada artık sona ermesi olur.
Amerika’da köpek dövüşlerinin ağır para cezaları var. Oysa ki, bir köpeğin genlerini kanıtlamak için, iki sende bir profesyonelce yaptığı dövüşler, bir spordur. Bu nedenle yasak olmaması gerekir diye düşünüyorum.

Pitbullar bazı ülkelerde yasaklanıyor, bizdeyse bu köpeklere yoğun bir ilgi var sizce bu ilgi neden?
Sadece Pitbull değil, Türklerin Sivas Kangal’ı, İspanyollar'ın Perro de Presa Canario köpekleri, Mallorquin cins adaları köpekleri, Dogo Argentina gibi pek çok köpek, saldırgan olduğu için bazı ülkelerde yasak. Bunu sadece Pitbull yasakmış gibi söylemek yanlış.

Pitbull için "vahşi" denilir. Hayır Pitbull vahşi değildir. Amerika'da terapi köpeği olarak kullanıldığını söyledim. Her köpeğin doğasında bir parça vahşilik vardır. İnternet'te bir araştırma yaptığınızda kolayca erişebileceğiniz bir istatistik bilgi var: bugüne kadar köpeğin insanı ısırma vukuatlarında, Pitbull Terrierler'in insana saldırma oranı %3,5 tur. En tehlikeli köpek Pitbull imiş gibi gösterilmesi yanlış bir propagandadır. Sürekli Pitbull'un adı karalanmaktadır. Bu arada %3,5'luk oran içerisinde bu köpeklerin %80’inin de saf Pitbull olmadığı ortaya çıkmış.

Başka hangi cins köpekler dövüştürülüyor, bu konuda bir bilginiz var mı?
Anadolu'da geleneksek çoban köpekleri dövüşleri vardır ki, bunlar kesinlikle çok yanlıştır. Zaten onlar dövüş köpeği değildir; adı üzerinde çoban köpeğidir. Her köpek üretiliş amacına uygun olarak kullanılmalıdır. Sadece Pitbullar dövüşe uygun köpeklerdir. Çoban köpekleri dışında, sokak köpeklerinin sokaklarda dövüştürülmesi söz konusu, ama bunlar dışında bir bilgim yok.

* İnternette ki siteniz köpek dövüşleri üzerine bilgiler içeriyor. Neden bu içerikte bir site hazırladınız?
İnternet'teki Pitbullarla ilgili siteler köpeğin tarihçesi, nasıl bakılacağı, ev içinde uyumu gibi bazı genel bilgiler ile köpeğin psikolojisiyle ilgili bilgiler içerir. Bu anlamda pek çok siteye ulaşmak mümkün. Aynı şekilde bir site hazırladığımda, var olan siteler arasında kaybolacağımı düşündüm. Bunun üzerine Pitbulların üretiliş amaçlarından biri olan ring dövüşleri hakkında bilgi vermeye çalıştım. Bu konuda bir kaynak site olmasının, bilinçsizce yapılarak hayvanlara zarar veren dövüşlerin engellenmesine de bir yardımı olacağını düşünüyorum.



Konu hakkında diğer görüşler:

Veteriner Hekim Ayçen Kılıç:
1999 A.Ü.Veteriner Fakültesi mezunu Ayçen Kılıç 1 yıl özel sektörde hekimlik yaptı. Şu anda ise bir ilaç firmasında çalışıyor. Ağırlıklı ilgi alanı ise köpekler.

Yapılan dövüşler hem hayvanların psikolojisini hem de sağlığını alt üst ediyor. Dövüşleri psikolojik olarak değerlendirdiğimiz zaman bu hayvanların hem diğer hayvanlara hem de çevrelerindeki insanlara karşı oldukça agresif tavırlara girdiğini gözlemliyoruz. Yolda karşılaştığı kedi ve köpeklere bile potansiyel bir arkadaş değil potansiyel bir av olarak bakıyorlar. Bu maalesef sahiplerini çok mutlu ediyor ve iyi yetiştirildiklerinde iyi bir bodyguard ve sakin bir ev köpeği olabilecekken birer canavar olarak tanımlanmalarına neden oluyor ki, bunun sonuçlarını hepimiz biliyoruz !

Sağlık açısından ele alırsak ağızda yaşayan bakterilerin çoğu anaerob, yani oksijensiz ortamda yaşayan bakteriler olduğunda, iyi dezenfeksiyon yapılmadan dikilemiyor. Aslında biz gerek insanda gerekse hayvanlardaki ısırık yaralarının dikilmesini önermiyoruz. Bu da enfeksiyon yani iltihaplanma gözlenmesinin riskini arttırıyor. Sadece yaralanmalar değil aynı zamanda kırıklar, ölüm riski, göz kaybı gibi ciddi durumlar da bu dövüşler sonucunda sıklıkla gözlenen problemler arasında ve kırık dışındaki durumların maalesef geri dönüşü yok.

Umarım bu dövüşler en kısa zamanda durdurulur. Yasakların hiçbir faydası olmayacaktır çünkü, çoğu gizli yapılıyor. Sanırım tek çözüm hayvanlar sahiplendirilirken sahiplerin psikolojik teste tabi tutulması olacak...

Eğitmen İsmail Efe Yıldız:
Bilgilerim rivayetlerden oluşuyor. Dövüş köpeği elde etmek için dişi köpeklerin hamile iken dövüştürüldüğünü duymuştum. Hamile köpeği dövüştürerek yavrularında doğmadan dövüş içgüdüsü oluşturuyorlarmış. Korkunç şeyler bunlar. Dövüş köpeklerinin genelde insanlara karşı sert olması istenmez, ama bir köpek gördüğü zaman inanılmaz sert oluyorlar.

Dövüştürülen köpeklerin sonradan sosyal bir köpek olması imkansız gibi bir şey. Bunun için bazı köpeklerin yavruluğundan itibaren dikkatli bir şekilde hem sosyalleştirilip hem de dövüştürüldüklerini duymuştum. Böylece söz konusu köpekler ilerleyen yaşlarda sosyal olabiliyorlar, sokakta gezdirilebiliyor. Bu köpekler (pitbull) dövüşmek zorunda diye bir şey yok! Birkaç müşterimde aile köpeği olarak pitbull var. Son derece uysal köpekler. Burada yine sahibinin karakteri ön plana çıkıyor.

Köpek dövüşlerini düşünmek bile tüylerimi diken diken yapıyor.




Prof. Dr. Tamer Dodurka:
Köpek dövüşleri hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Köpek dövüşlerinin kabul edilebilir hiçbir yanı olamaz ! Maalesef Anadolu’da köpek dövüşleri geleneksel haldedir. Kangal köpekleri de dövüştürülmekte ki, bu nokta önemlidir, hem de en iyi dövüşen, dövüşlerde galip gelen köpeklerin yavrularını alınıp suni seleksiyonla Kangallardaki agresyon artırılmaktadır. Biz zamanlar Pitbull’a olan şey bugün bizim Kangal köpeklerimiz için geçerlidir. Bu nedenle kangal köpeklerinin dövüştürülmesi yasaklanmalıdır. Yoksa ileride Kangalımız agresyon oranı yüksek diye pek çok ülkede yasaklanacaktır ki, Almanya, Kangalı tehlikeli ırklar listesine de almıştır. Dövüşlerin köpeğe hiçbir faydası yok. Bunların ardında büyük bir rant var, bahisler için yapılıyor. Köpek hiçbir şekilde zarar görmeyecek olsa bile dövüş ilkel bir şey.

Dövüş köpeği olarak yetiştirilen köpekteki saldırganlığın yok edilmesi bir geri dönüş mümkün mü?
Yanlış kişilerin elinde agresyonu öğrenmiş olan Pitbullların geri dönüşümü çok zor. Diğer köpeklerde agresyon çok yüksek olmadığı için onlar rehabilite edilebilirler, ama dediğim gibi Pitbull’da şüphe ile karşılıyoruz.


Veteriner Hekimimiz Özlem Banu Küçükoğlu:
Pitbulllar dövüştürülmezlerse ırk özellikleri bozulur gibi bir şey yok ve bu kesinlikle söylenemez! Benim hastalarımdan evde bakılan, gayet insancıl, hatta Golden Retriever karakteri taşıdığını söyleyebileceğim Pitbullar var.

Pittbull'ar'ın doğasında ve içgüdülerinde bir saldırganlık özelliği olduğu doğru. Bu tamamen genlerle ilgili ve doğmasal bir içgüdü. Her ırk köpekte bu içgüdü az ya da çok mevcuttur. Fakat bu özellik eğitimle baskılanabilir veya ön plana çıkarılabilir. Bu tamamen köpeğin eğitilmesine ve sahibinin köpeğe davranış şekline bağlı. Maalesef bizim ülkemizde sanki bir silahmış gibi kullanılan bu köpekler genelde bilinçsiz insanların elinde (bilinçli pitbull sahiplerini bu sözümün dışında tutuyorum). Ve ilk alındığı günden itibaren yani daha 1-1,5 aylıkken ilk aşılarını yaptığımız sırada bizlere ilk sorulan soru ''bu ne zaman saldırmaya başlar, ne zaman dövüşebilir, ne zaman ısıracak?'' şeklinde. Tabi sahipleri bu şekilde düşündüğü ve bu yönde eğittiği sürece köpeğin de büyüdüğünde ısırmaması mümkün değil. Bir Golden Retriever'ı ilk aldığınızdan itibaren bu yönde eğitin ve yönlendirin, en az bir pitbull kadar saldırgan olabilir. Bu köpeklerin içindeki koruma güdüsünün uyarılması ve hatta kışkırtılması ile ilgili bir durumdur.

Ben bir hekim ve aynı zamanda da köpek sahibi olarak suçu Pitbulllar'da değil tamamen sahiplerinde ve içindeki vahşet duygularını köpekleri dövüştürerek açığa çıkaran insanlarda buluyorum.

Hiçbir canlı kendisine zarar verilmediği sürece, kimseye zarar vermez. Hiçbir canlı cani olarak dünyaya gelmez. Bu vahşi doğadaki hayvanlar için de geçerli bir kanundur. Zarar göreceğini anlarsa kendini koruma içgüdüsüyle hareket eder ve saldırır.

Unutmayalım ki;doğaya ve çevreye en çok zarar veren canlılar insanlardır. Biz insanlar, diğer canlılara göre üstünlük olarak verilen zekamızı kullanabilme yeteneğini, doğru yönlendirebildiğimiz sürece, çok güzel bir dünya bizleri bekliyor.

24.11.2003
http://www.havhav.com/konu/16/196

KÖPEK EĞİTİMİ

Ömür Boyu Dost Kalmanın Yolu (22/10/2007)

Bu yazımızda sizlere, onlarla ömür boyu dost kalmanın sırrını vereceğiz.

Kimlerle mi?

Evimizi, yemeğimizi, yatağımızı, hayatımızı paylaştığımız; ıslak burunları, meraklı bakışları, düşünceli kaşları, kirletmekten hiç çekinmedikleri patileri, belli etmeseler de devamlı bizde olan kulaklarıyla yüreğimizi ısıtan; her eve gelişimizde sanki çok uzun zamandır görmüyormuşçasına coşkuyla kapıda bizi karşılayan sadık dostlarımızla…

Pozitif olmak günümüz şartlarında ne kadar zorsa bir o kadar da gereklidir.

Sabah evden çıkarken komşunuza selam verdiğinizde onu "eyvah bu komşu bana neden selam verdi? Yoksa benden bir şey mi isteyecek!" korkusuna düşürebilirsiniz. Çünkü ne yazık ki artık birbirimize selam vermeyi bile unuttuğumuz bir dönemdeyiz.

Güzellikle, sevecenlikle iletişim kurmak yerine bunu kavga gürültü, hakaretle yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta kırılan kalpler, çözümlenmemiş sorunlarla, huzursuz bir biçimde elimize bir şey geçmeden ve hatta sevgi, saygı, dostluk gibi değerlerimizi kaybetmiş olarak kalakalıyoruz. Kimin sesi daha çok çıktıysa o kazanmış oluyor tartışmayı. Ama karşımızdakinin saygısını değil, korkusunu kazanmış oluyoruz.

Aynı davranışı ne yazık ki farkında olmadan köpeklerimize de uyguluyoruz.

Neden köpek alırız? Onlardan ne bekleriz?

Evimizi kemirip bitirmesin, tuvaletini doğru yere yapsın, üstüme atlayıp kıyafetlerimi kirletmesin, çalışıyorsak evde yalnız kalmayı bilsin, havlamasın, bizi korusun, bekçilik yapsın ve daha fazlası. . .

Biz bunları ondan beklerken onun bunlardan nasıl haberi olacak?

Belki de yıllardır eve gelmesini beklediğimiz köpeğimiz eve gelince o sevinçle kucağımızda besleriz, yatağımızda yatırırız, yaptığı her yaramazlık ilk başlarda çok şirindir. "olsun, yapsın o daha bebek" deriz. Sonra büyümeye başlarlar ve küçükken izin verdiğimiz davranışları hala sergilemeye devam ederler ama bu davranışlar bize artık hiç de sevimli gelmez.

Evden çıkarken üstümüze atlayıp kıyafetlerimizi kirletirler. Parmağımızı kemiren yavrucuk artık elimizi kolumuzu, paçamızı, koltuklarımızı kemirmeye başlayan bir yok ediciye dönüşür. Çocuğumuzun ev ödevi onun en sevdiği oyuncağı olmuştur, üstelik salondaki en değerli halınızın üstüne de bir bomba bırakmıştır.

Böylece sorunlar onunla birlikte büyürken ev halkının da sabrı taşar. "Böyle olmayacak, biz bu köpeği bir eğitime yollayalım da adam olsun" denir. Köpek eğitime gider, geldiğinde şanslıysak mutsuz bir "mum" vardır karşımızda. İlk günler söylediğimiz her şeyi harfiyen yerine getirir. Sonraki günlerde bu itaat azalmaya başlar ve zamanla yok olur. Tasma çekiştirmeye devam eder, bulduğu her şeyi ağzına alır, hatta yer. Üstüne üstlük bir de asabileşmiş olur, başka köpeklerle kavga etmeye çalışır, bizi görmezden gelir.

Sahibi düşünür "Ne oldu bu köpeğe, eğitime de gitti ama hiç bir şey öğrenmemiş?"

Hayır, aslında o çok şey öğrendi, ama bizim istediğimiz şeyler değil.

İşte sorun burada! Eğitim, yavru eve geldiği andan itibaren ailesinden ya da ona bakan kişiden ayırmadan, daha yanlış davranışları öğrenmeye başlamadan, pozitif eğitimle başlamalıdır.

Tıpkı yeni doğan bebekler gibi yavrumuz da eve geldiğinde bizim dilimizi bilmeyen bir yabancı gibidir. Ona "otur" dememiz hiç bir anlam ifade etmez ya da neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmez. Biz beden dilimizi kullanarak ona neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğretebiliriz.
Doğada kuralları biz insanlar koyarız ve diğer canlılardan bu kurallara uymalarını bekleriz. Onların içgüdülerine aykırı, bizim sosyal çevremizde bize uyarak yaşamasını bekleriz. Köpeğimizin bu düzen içinde yaşayabilmesi için kuralların ona öğretilmesi gerekir.

Köpeğinizle ilişkiniz ne kadar sağlam, köpeğiniz ne kadar sosyal ve eğitim ne kadar hatasız ise, birlikte güven ve huzurla yaşamanız da o kadar mümkündür. Ömür boyu dostluk, güven ve sevgi ortamı içinde doğru eğitim gerekir.

Pozitif eğitim ödüle dayalı bir sistemdir. Köpeğinizin kişiliğine zarar verecek, onu saldırganlığa yöneltecek yöntemler içermez. Sahip & köpek ilişkisini güçlendirir.
Köpeklerin alınıp sonra sokağa ya da barınağa bırakılmalarını kimse istemez ama bazen insanlar, kendilerini buna “mecbur hisseder”. Çaresizlik içindedir ve ne yapacağını bilemezler. Elbette ki çözüm onları bırakmak değildir. Köpeğinizle ömür boyu dost kalmanın ve doğabilecek sorunlarla başa çıkmanın yolu pozitif eğitimdir.

Pozitif eğitimde en önemli ilke "köpeği en iyi sahibi eğitir, eğitimci sahibi eğitir" dir.

Bu bağlamda hemen bugün köpeğinize bakışınızı ve onunla olan ilişkinizi değiştirmek, birlikte uyum içinde bir ömür sürmek için bir karar alın ve pozitif eğitime başlamak için bir adım atın. Yaşı kaç olursa olsun bu yöntemle köpeğinize yeni komutlar öğretebilir, kötü huylarından kurtarabilirsiniz. Daha da önemlisi hayatınızın bu bakış açısıyla nasıl değiştiğine kendiniz de inanamayacaksınız. Sadece köpeğiniz değil, etrafınızdaki bütün gözlerdeki gülümsemeyi fark etmeye başlayacaksınız.
Köpeğinizin de size bakan teşekkür dolu gözlerini gördüğünüzde sizin için en büyük ödülün bu olacağından eminim.

Hayat onlarla daha güzel!


Neşe Öztürk
Profesyonel Pozitif Köpek Eğitmeni

http://minikpati.com/pozitif.php?yid=32

KÖPEĞİNİZİ EĞİTİRKEN

Her İnsan Köpek Bakmaya Uygun mudur?



Eğitim dediğimizde aklımıza ne geliyor ve eğitimden beklentimiz nedir?

Eğitimden beklentilerimiz hangi tür eğitim olursa olsun hep aynıdır. Laf dinlesin, itaat etsin!

Buraya kadar çok güzel ama her ne kadar biz köpeklerimizle daha huzurlu yaşamaya çalışsak da acaba köpeğimiz bize uygun bir köpek mi? Mesela yoğun iş tempomuza uygun olmayan çok hareketli bir ırk almışsak ve o enerjisini bitiremeden biz yerlerde sürünmeye başlıyorsak, aramızda doğru düzgün bir ilişki olmasını beklemek doğru olabilir mi?

Her köpek her kişiye uygun mudur, her köpek vermek istediğimiz eğitime uygun mudur, her köpek bakmaya çalıştığımız ortama uygun mudur, “her insan köpek bakmaya uygun mudur? gibi özellikleri göz önüne alarak köpek sahibi olmak ve eğitimlere başlamak gerekir. Aksi 42 numara bir ayağı 38 numara bir ayakkabıya sığdırmaya çalışmaya benzer. Ne kadar zorlasanız da olmaz. Ya köpekte sorunlar oluşmaya başlar ya sizde.

Her şeyin birbirine uygun olduğunu düşünüyorsanız o zaman, zaman kaybetmeden eğitimlere başlamalısınız. Ancak eğitim deyince aklımıza ne gelir?

Eğitim bir eğitmenin köpeğinizi alıp belli kalıplara sokması mıdır?

Elbette değildir.


Eğitim hiç bir şartta %100 garantili değildir. Hele ki yanlış ortamda, yanlış kişilerle, yanlış fikirlerle, bize uygun olmayan karakterde bir köpekle hiç değildir. Hiç bir eğitimen köpeğinizi kendi başına eğitmemelidir.

Eğitmen size yol gösterendir.

Köpeğinizle doğru bir ilişki kurmak istiyorsanız bunun için çaba harcamalısınız. Bir yere yollayıp “haydi bakalım, sen piş de gel” diyemezsiniz. Evinize gelen bir eğitmene “sen bunu adam et bana hazır ver, benim işlerim var” diyemezsiniz. Eğitimenle birlikte zaman geçirip sonra onun dediklerini bir kenara itip kafanızdakileri uygulamaya koyamazsınız. Hele ki ceza, dayak gibi seçenekleri düşünemezsiniz bile. Gerçekten istediğiniz ve her türlü sorumluluğuna hazır olduğunuz bir canlı sizin yapacağınız doğru ya da yanlış hareketlerle şekillenecek.

Eğitime başlarken kafanızdaki ön yargıları, fikirleri ve acabaları silmelisiniz.

Siz bu yola çıkmaya karar verdiyseniz üç gün sonra vazgeçemeyeceğinizi bilmelisiniz. “Çok uğraşıyorum, ama olmuyor...” gibi bir mazeretiniz olmamalı. Çok uğraştığınızı düşündüğünüz noktada hala bir şeyler yanlış gidiyorsa o zaman uğraşmanız gerektiği şekilde, size tavsiye edilen şekilde uğraşmıyorsunuz demektir.

Eğitimen; size neler yapmanız gerektiğini anlatır, sizi uyarır, doğruları gösterir. Eğitmen elinde sihirli değnek taşıyan bir sihirbaz değildir.

Sizin çabalarınız, sizin köpeğinizi, sizin istediğiniz gibi yapar. Köpeğimizin hareketlerine bakıp aynaya bakar gibi kendimizi görebiliriz.

Lütfen siz de bana, eğitimden ve eğitmenden neler beklediğinizi, köpeğinizi eğitime verdiyseniz beklentilerinize ulaşıp ulaşmadığını ve olumlu ya da olumsuz sonuçlar üzerinde düşündüğünüz nedenleri yazın. Hep birlikte değerlendirelim.


Neşe Öztürk
http://minikpati.com/pozitif.php

KÖPEK SAĞLIĞI

BESLENME HASTALIKLARI:

Aşırı şişmanlık: Hekiminizden öğrenebileceğiniz yaş ve ırk ve cinsiyet özelliklerine uygun kilonun %15-25 üzerine çıkılması aşırı şişmanlık (obezite)olarak tanımlanabilir. En büyük neden düzensiz beslenme ve hareketsizlik olarak görülür. Bunların dışında yaşlılık, kısırlaştırma, stres gibi faktörler de etkilidir. Başlangıçta kuyruk dipleri ve karın bölgesinde aşırı yağlanmayla dikkat çeker. Olumsuz etkileri, kalp rahatsızlıkları, şeker, hareket kaybı, kabızlık olarak gösterilebilir. Düzenli hekim kontrolünde olan köpeklerde takip edildiği taktirde ender olarak görülür. Prescription mama kullanımı, düzenli hekim gözetimi ile kontrol edilebilir.

Aşırı Zayıflık: Mide ve bağırsakların aşırı dolu olması, korku, yabancı cisim yutma, tümörler vb.durumlarda ortaya çıkan iştah kaybı; sürekliliğin boyutu önemli olmak kaydıyla özen gösterilmesi gereken ciddi bir durumdur. Aşırı kilo kaybı büyük bir halsizlik ,kas kaybı ve anemi oluşumunu yaratır. Oranları ayarlanmış dengeli bir beslenme ,vitamin ve mineral takviyesi yapılmalıdır. Hekim desteği alınmadığı taktirde sonuç ölüme kadar gidebilir.

Kemik gelişim bozukluğu: Özellikle büyük ırka mensup köpeklerde bebeklik döneminde bilinçsiz ve aşırı beslenme sonucu ortaya çıkan ve ileriki yaşam sürecini kökten etkileyecek bir durumdur. Kemiklerin henüz gelişimini tamamlamadığı bu dönemde, üstlerine besinsel ağır bir yükün binmesi kemik gelişimini olumsuz etkileyecektir. Hekim kontrolünde bir besin diyeti ile erken dönemde alınacak tedbirler ile kontrol edilebilir.

Taş,Toprak ve Dışkı yeme: Profesyonel olmayan mama alışkanlığı, ilk 6 ay içinde yoğun olarak görülen vitamin, mineral ve diğer yaşamsal maddelerin vücuda yeteri kadar alınmamasıyla ortaya çıkan bu durum, köpeğin vücudundaki bu eksik maddeleri takviye etmek istemesiyle beraber ortaya çıkan kötü bir alışkanlıktır. Profesyonel mama kullanımına geçilmesi ve bu gibi durumlar için özel olarak hazırlanmış ek ürünlerin hastaya verilmesiyle hekim kontrolünde toparlanacak bu durum ilk etapta sizleri korkutsa da kontrolü kolaydır.
makale

KÖPEK BAKIMI

Her canlı gibi köpeklerin de özel bir bakıma ihtiyaçları vardır. Bu özel bakımları yapılamayan köpekler sonradan giderilmesi imkansız bazı sağlık problemleri ile mücadele etmek zorunda kalabilirler. Eğer bir köpek almayı düşünüyorsanız veya zaten köpek sahibi iseniz, köpeğinizin sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için sayısı pek fazla olmayan ve alışkanlık haline getirdiğinizde size de çok kolay gelecek birkaç basit uygulama ile bakımını daha rahatlıkla yapabilirsiniz. Bu arada sokak köpekleri nasıl sağlıklı kalabiliyor gibi sorular da aklımıza gelebilir. Unutmayalım ki sokakta doğan yirmi köpekten doğa şartlarına uyum gösterip hastalıklardan kurtulabilen ve bir de üstüne üstlük itlafçılara teslim olmayan ancak biri veya ikisidir sağlam -sağlıklı değil- olarak görebildiklerimiz. Köpek bakımını kronolojik bir sıralamayla vermeye çalışacağım.

0-30. GÜN
Bu dönemde yavrunun gerekli tüm bakımını anne yerine getireceğinden, sizin anneye sıcak ve temiz bir yuva ile kalsiyumdan zengin kaliteli gıdalar sunmaktan başka yapabileceğiniz bir şey yoktur. Yavrular üç haftalık olduklarında ilk parazit kontrolleri yapılmalı ve meme emerken anneye zarar vermemesi için tırnakları kısaltılmalıdır. Yavrular yıkanmamalı, kuru şampuanlarla temizlenmelidir. Bu dönem içerisinde kuyruğu kesilecek ırkların kuyrukları kesilebilir.

30.GÜN-16.HAFTA
Bu dönem yoğun olarak aşılamalar ile geçecektir. Veteriner Hekimin uygun göreceği tarihlerde 6-8 haftalıktan başlamak üzere çeşitli hastalıklara karşı yavru köpekler aşılanırlar. aşılama programına başlamadan önce paraziter mücadele yine Veteriner Hekimin kontrolünde yapılacaktır. Yavruların yaklaşık 45. günden itibaren anne sütünden kesildikleri bu dönemde köpeğinize yiyeceklerini 3-4 öğünde vermelisiniz. Burada köpeğinize uygulanacak gıda rejimi konusunda Veteriner Hekim'inize danışmanızda fayda vardır. Yavru köpeğin eğitimine de bu dönemde başlamalısınız. Eğitim konusunda ne kadar başarılı olabileceğinizi ona çişini ve kakasını nereye yapabileceğini öğreterek görebilirsiniz.

4.-6. AY
Bu iki aylık sürede köpeğinizin süt dişleri dökülüp yerine kalıcı dişleri gelecektir. Diş bakımına başlamanız ve köpeğinizin dişlerini faırçalatmasına alıştırmanız için en uygun dönemdir. Her gün tüylerin fırçalanmasına ve yirmi günde bir Veteriner Hekiminizin de uygun göreceği bir şampuanla yıkanmasına başlanmalıdır. Köpeğinizi yıkarken kulaklarını vazelinli bir pamukla kapatmalı, yıkama işlemi bittikten sonra iyice kurulamalı ve fırçalamalısınız. Her banyodan sonra kulaklar antiseptikli kulak yıkama solusyonu ile temizlenmelidir. Köpeğiniz altı aylık oluncaya kadar günde üç öğün gıda yemelidir.

6.-12.AY
Bu dönemde köpeğinizin öğünlerini ikiye düşürebilirsiniz, dişleri tamamlandı diye kemik -özellikle de tavuk kemiği- vermekten kaçının. Günde iki kez de tuvalet ve oyun amaçlı dışarıya çıkarmalısınız. Dişiler ilk kızgınlık kanamalarını bu dönem içerisinde gösterirler. Erkeklerde ise çiftleşme davranışları çoktan başlamıştır. Bu içgüdüsel davranışlarından dolayı onlara kötü davranmayın, olayı önemsemeyin, başka oyunlara yöneltin.

12.AY ve SONRASI
Artık köpeğiniz büyük oranda vücut gelişimini tamamlamıştır. Günde bir öğün yemek yeterli olmakla birlikte günlük tüketmesi gereken mama miktarını, sabah akşam olmak üzere iki seferde verebilirsiniz. Bir yaş ve sonrası köpeklerin bakımları ise şu şekilde olmalıdır.

GÜNLÜK BAKIM
Günde bir-iki öğün yemek verilir. Kemik vermekten kaçınmalıdır. Günde iki kez dışarı çıkartılır. Her gün tüy yapısına uygun bir fırça ile fırçalanmalıdır.

HAFTALIK BAKIM
Haftada iki kez dişleri fırçalanır, kulakları antiseptikli yıkama solusyonu ile temizlenir, gözlerine 1-2 kez göz bakım losyonu damlatılır

AYLIK BAKIM
Ayda bir kez uygun bir köpek şampuanı ile yıkanabilir, fazla uzamış tüyleri düzelttirilebilir, tırnakları kısaltılabilir.

ALTI AYLIK BAKIM
Her dört-altı ayda bir iç ve dış parazit mücadelesi veya gaita muayenesi yapılır. Tüy uzamasının durumuna göre dört-altı ayda bir traş edilmeli, kulakları ve anal keseleri deneyimli bir kişi tarafından temizlenmelidir.

YILLIK BAKIM
Yılda bir kez Veteriner Hekimin uygun göreceği karma ve kuduz aşıları ile genel muayenesi yapılmalıdır. Bu tür bakımların dışında köpeğinizde iştahsızlık, kilo kaybı, kusma, ishal, deri problemleri, öksürme veya davranış bozuklukları gözlemlediğinizde derhal Veteriner Hekim'e başvurmalısınız.

http://www.kopekinfo.com/kopekbakimi.html

KÖPEK EĞİTİMİ

YÜRÜ
Tasmalı olarak yanınızda yürümek: Bu eğitimin temel taşıdır. Çünkü köpek sahibini değil de, sahibi köpeği gezdirmelidir. Bu kural çok önemlidir çünkü köpekler ikili yürüyüş ahengini bilmezler ve dağınık yürürler.Bu eğitimde temel amaç sahibi ile köpek gezinti yaparken yürüyüşlerinin ahenk içinde olmasıdır. Köpek sizin dizinizin hizasında yürümelidir. Ne sizden hızlı ve uzak nede sizin gerinizde kalmalıdır.

KAL
Köpeğe 6 aylıkken başladığımız ilk komut (kal)'dır.Bu komutta köpeğiniz ayakta 4 ayağının üstüne durmalıdır. İkinci bir emir gelene kadar köpek bu şekilde duracaktır. Köpeğinizle normal tempoda yürürken (ilerde koşarken)emir verildiği anda duracaktır.

OTUR
Köpek sol diz hizanızda yürürken aniden durduğunuzda 1'nci komuttaki gibi düz (kal) pozisyonuna geçmeli.Eğitim yaparken sevgi unsuru ihmal edilmemeli ve tabiki istemediğiniz bir hareket yaparsa anında olumsuz bir tavır sergilenmemelidir.

YAT
Bu öğretilen komutları daima ilk başlarda temel eğitim bitene kadar yapmak gerekir.Köpekler pek yatmayı sevmez,çünkü bu durumda boyutları küçülür ve etrafı pek göremezler. İçgüdüsel olarak daima tetikte olurlar. Her an bir yerlerden karşılarına bir tehlike çıkacakmış gibi davranırlar.

HAYIR
Bu komutu söylediğiniz an da köpek o anda ne yapıyorsa o işi bırakmalıdır, mesela bir pisliği yemeye çalışıyor veya bir kediye saldırmaya hazırlanıyor olabilir.

BOL BOL TEKRAR VE OYUN
Köpeğin eğitiminde çok önemli rol oynar. Köpeğin yaşı ilerledikçe eğitim zorlaşacaktır.


ŞAHIS KORUMA (Body Guard)
KORUMA ve koku meziyetleri yapan köpeklere SCHTZHUND denir.Bu bir eğitim sistemidir. Bu eğitimde asıl amaç köpeğin sahibini ve yakınlarını korumasıdır. Elbetteki her köpek bu görevi yapamaz yine uygun bir yavrunun eğitim aşamasına kadar çok iyi yetişmiş olması gerekir. Ayrıca iyi beslenmesi ve sağlıklı olmasıda şarttır. Halk arasında bazı yanlış uygulamalar mevcuttur. Köpeği karanlıkta tutmak, çiğ yemek yedirmek gibi uygulamalar yapılmamalıdır.

Şayet köpeğin geninde sertlik yoksa ne yaparsınız yapın olmaz, köpeğin özünde olması gerekir, Mizacı sert olması gerekir gerisi makyaj olur ve gerçek anlamda bir tehlike ile karşılaştığında bir tekme yediğinde korkup kaçacak ve sizi yarı yolda tehlike ile burun buruna bırakacaktır. Bu eğitim oldukça zor ve tekniktir çok yetenekli partner gereklidir. Örneğin bir düşman şahsın silahına davranması ile köpeğin bu hareketin ne manaya geldiğini anlayıp düşmana saldırması gerekir veya (tut)komutu ile şüpheli şahsa saldırıp onu etkisiz hale getirmelidir, (BIRAK)komutu ile bırakmalı fakat yinede dikkati düşmanın üzerinde olmalıdır. Köpekler normalde eğitim almadıkları sürece gerçekten ısırmayı bilmezler.Ancak profesyonel eğitim sonucunda köpekler etkili ısırma tekniği kazandırılır.

Bu işide provakatörler tabir ettiğimiz partner yapar. Biz onun için size bu çalışmayı yapmayın diyoruz. Isırmayı bilmeyen köpeğe elindeki malzemeyi ustalıkla köpeğe nasıl vermesi gerektiğini provakatör çok iyi bilir. Buna yer tutuşda dahildir. Kısaca özetlersek, dövüş sanatını bilmeyen insanla bilen insan gibidir. Ancak ısırma tekniğini öğrenen bir köpek kolunuzu tuttuğu anda 3 sn. gibi kısa bir sürede sizin kolunuzu kırar ve liflerinizi kopartır ve siz bu kısa zamanda bayılırsınız ve etkisiz duruma düşersiniz. Sanırım işin önemi ve ciddiyetini kavradınız. Şahış koruması yapacak yavru daima sahibi ile birlikte yaşamalı ve eve gelen herkesle haşır neşir edilmemelidir. Ama gözlemlemelidir. Sokakta herkesle temas içinde bulunmamalıdır, çünkü insanlardan aşırı sevgi ve ilgi gören köpek miskinleşir ve ona ileride insan kötü demek çok zor olur. Beynine insanların iyi olduğu kazınmıştır.

Bu sebeple bu ilişkiyi iyi ayarlamalıyız. Daima uzaktan. Eğitim alanına çıkan acemi bir köpeğe daima kendisinin güçlü kuvvetli olduğu hissettirilir,aslı da böyledir. Hiç bir zaman bir köpeğe güç uygulanmaz, daima köpek kazanır. İnsan hep ondan korkar, bu boğuşma esnasında da böyledir. Burada provakatörün önemi ortaya tekrar çıkıyor.
Makale

YAVRU KÖPEKLERDE TUVALET EĞİTİMİ "CLIKER"

TUVALET EGITIMINDE CLICKER KULLANMAK
Cliker yüklenmis bir köpegi clikeri kullanarak istediginiz davranislarini pekistirebilir, isinizi kolaylastirabilirsiniz.
Köpek disarida istenilen yere çis veya kakasini yaparken bittigi an clikera basip ardindan yiyecegi verilerek davranisi pekistirilir. Ev içinde eger kafes kullaniliyorsa köpegin kafese alistirilma asamasinda cliker yararli olacaktir. Yukarida anlatildigi gibi köpegi kafesin içine girmesi için zorlamayin kafesin içerisine atilacak bir oyuncagi takip eden köpek kafesin içine girdigi an clikera basin clikerin sesini duyan köpek yiyecegi bekliyeceginden arkasindan elinizi kafese uzatarak yiyecegini verin. Bu islemi defalarca yaptiktan sonra köpek yiyecek almak için kafesin içine kendide girip çikmaya basliyacaktir her girisinde clikera basip yiyecegi verilmelidir. Köpek davranisi yeteri kadar uygulayip otomatiklestikten sonra artik buna bir cue "yerine" ekleyebilirsiniz. Köpek içeri girmek için kafese dogru giderken tam kafesin önüne geldigi zaman "yerine" denilip içeri girdigi an clikera basilip yiyecegi verilmelidir. Bu islemlerde yeteri kadar tekrar edilirse köpek kafesin yanindayken "yerine" denildigi zaman içeri girdigi görülür. Bu durumdada köpek içeri girdiginde clikera basip yiyecegi verin. Köpek yiyecegi almak için clik sesinden sonra kafesten çikmak isteyecek, sizin elinizi arayacaktir. Buna davranis iyice yer edene kadar devam edin. Daha sonra içerde kalis süresini uzatmak için "yerine" dedikten ve köpek içeri girdikten sonra clikera hemen basmayip 3-5 saniye bekleyin köpekde içeride davranisin bitmesi için clik sesini bekleyecektir. Clikera bastiktan sonra tekrar yiyecegi vererek bu sekilde yaptiklariniza devam edin ve giderek clickera basma süresini yavas yavas uzatin.

Sahibi sabah ise gidip aksam eve gelen ve gün boyunca evde yalniz kalan bir yavru köpege tuvalet egitimi vermek oldukça güçtür. Hatta bazi durumlarda imkansizdir. Böyle yavrularin egitimleri güçlesir ve çok uzun zaman alir. Devamli gözetim altinda bulundurulamayan yavrulara tuvalet egitimi verilmesi yukarida anlatildigi gibi köpegin yanlis yerlere tuvaletini yapmasi engellenemeyeceginden zordur.

MAKALE

KÖPEK EĞİTİMİ

CEZALANDIRMA
Ceza istenmeyen davranisi yok etmez. Istenmeyen davranisi; ödülün kaldirilmasi veya söndürme (extinction) dedigimiz davranisin pekistirilmemesi sonucu yavas yavas unutulmasi ve yapilmamasi yok eder. Ceza istenmeyen bir davranis için uygulandigi zaman geçici bir süre için o davranisi durdurur fakat uzun süreli bir etkisi yoktur. Köpek kisa sürede cezayi verenin yaninda cezalandirildigi davranisi yapmamayi ögrenip cezayi verenin yoklugunda ayni davranisi yapmaya devam etmeyi ögrenecektir. Tuvalet egitiminde köpegin evde yalniz oldugu zamanda tuvaletini yapmamasini istedigimizden ceza bu durumda egitime bir yarar getirmeyecektir.
Sahibi köpegi egitirken mümkün oldugu kadar köpegine iyi adam olarak görünmelidir. Cezanin uygulanmasi bunu engelleyecektir. Tuvalet egitiminde köpegin tuvaletini istenilen yerlere yaptigi zaman yeteri kadar ödüllendirip bu davranisi pekistirilerek, davranis bu alanlarda güçlendirildikten sonra ev içinde yasakli yerde tam zamaninda yakalanan köpek tuvaletini yapmadan engellenmelidir. Bu köpege ceza vererek yapilmamalidir. Yani köpeginize vurmayin, bagirmayin, azarlamayin sadece köpeginizi eger istemediginiz bir yerde tuvletini yapmaya tesebbüs ederken gördüyseniz onu korkutmadan el çirparak veya köpegin dikkatini çekecek bir ses çikararak engellemeye çalisin eger bunu basarmissaniz ve köpek tuvaletini yapmayi birakmissa hemen köpegi bu yerden alarak tuvletini yapmasi gereke yere götürünüz ve orada yaptigi zaman sevip ödüllendirin. Köpek tuvaletini yapmadan tam yaparken engellenmelidir. Bu zamanlamay çok dikkat edilmelidir. Tuvaletini yapacak köpek egilerek, biraz da bacaklarini açarak pozisyon alir, tam bu pozisyonda daha tuvaletini yapmamisken engelleyebilirseniz basarili olursunuz. Köpek tuvaletini yapmaya basladiktan sonra yapcaklariniz etkili olmaz bundan sonra köpege mudahale etmek gereksizdir.

KÖPEK EĞİTİMİ

TUVALET EĞİTİMİ

Yavru köpegin tuvalet aliskanligini kazanmasi zaman alir. Iki, üç aylik yavrudan tuvalet aliskanligini kazanmasini kimse bekleyemez. Köpegin tuvaletini nereye yapacagini ögrenmesi bazen alti aylik olana kadar, bazi irklarda bundan da fazla sürebilir. Bazi kisiler Iki, üç aylik yavruyu eve getirdikten sonra üç, bes günde tuvaletini ögrenmesini beklemektedirler. Bu imkansizdir. Köpegin kaslari güçlenmediginden istese de tuvaletini tutamaz ve geldigi zaman yapmak zorundadir.
Bebeklerin de yürümeye basladiktan sonra altlari bezlenmektedir, onlarinda tuvalet aliskanligini kazanmalari için belli bir süreye ihtiyaçlari vardir. Bana çok sayida e-posta ile bu konuda soru gelmekte ve yeni yavru alanlar köpegin tuvaletini ögrenemediginden ve evdeki pislikden sikayetci olmaktadirlar. Yavru büyütürken bu pislige katlanilmasi gerekmektedir. Eger köpegin tuvaletini ögrenene kadar geçecek olan üç, bes ay içinde bunlara dayanamayacaksaniz yavru köpek almamalisiniz.

Tuvalet egitimi köpegin muhtemelen sahibinden görecegi ilk egitim olacaktir. Tuvalet egitimine baslanmadan önce köpek sahibinin bilmesi ve daima göz önünde bulundurmasi gereken, köpek davranislarini dogru olarak anlamak ve olayi köpegin bakis açisindan görmekdir. Köpek dogru ve yanlisi sadece tehlikeyi ve emniyeti ögrendigi zaman algilayabilir. Bir yerde köpek için dogru yada yanlis yoktur. Köpek kendisi için tehlikeli olarak bildigi seylerden kendini sakinir, emniyetli olarak gördüklerini ise uygular. Köpege verilen ödüller, pozitif pekistirmeler ona emniyeti; pozitif cezalandirmalar, negatif pekistirmeler sakinmasi gerekenleri ögretir.
Tuvalet egitimi sirasinda köpegin tuvaletini yaptigi yer istenmeyen bir yer ise ve buraya tuvaletini yaparken yakalanmis ve cezalandirilmissa bu yer onun için tehlikeli olarak algilanir. Bunun aksine tuvaletini yaptigi yer istenilen bir yer ise ve yaptigi anda ödüllendirilirse veya hiçbir ceza görmezse burasi da onun için emniyetli bir yer olarak algilanir. Bunun yaninda cezayi ve ödülü veren sahibin köpegin tuvaletini yaptigi an yaninda ve ona görünür olmasi veya olmamasi köpegin, sahibinin yoklugunda veya varliginda durumu emniyetli veya tehlikeli olarak algilamasina da yol açar.
Bir kaç örnek vermek gerekirse köpek oda da tuvaletini yaparken yakalanip cezalandirilirsa sahibinin yaninda odaya tuvaletini yapmayi tehlikeli olarak algilayacaktir. Fakat sahibi oda da yokken yaparsa dogal olarak aninda cezalandirilamayacagi için oda da sahibinin yoklugunda tuvaletini yapmayi emniyetli olarak algilayacak ve sahibinin yoklugunda tuvaletini yapmaya devam edecektir. Oda da sahibi varken gidip masanin altina veya koltugun arkasina tuvaletini yapatiginda ise sahibi tarafindan görülmeyecegi için aninda cezalandirilamiyacak, bu durumda da köpek oda da sahibi olsa bile masa altina ve koltuk arkasina tuvaletini yapmayi emniyetli olarak algilayacak ve yapmaya devam edecektir. Köpegin tuvaletini yapmasini istedigimiz yer evin disinda ise her tuvaletini yaptiginda ödüllendirilmesi ve bu davranisinin pekistirilmesi köpegin disarisini emniyetli olarak algilamasina neden olacaktir.
Tuvalet egitiminde basarili olmanin sarti köpegi devamli gözetim altinda tutmak ve tuvaletini yapacagi an aninda müdahale etmektir.
Köpeginizi tuvaletini yapmak için disari çikardiginiz zaman onunla oynamamaniz, gezmeye baslamamaniz gerekmektedir. Köpegin çisini ve kakasini yapana kadar bekledikten ve yaptigi anda ödüllendirdikten sonra oyuna ve gezmeye baslamaniz köpegin yaptigi bu davranisin arkasindan ödül, oyun ve gezinti gelecegini bilmesi, evin disina yaptigi tuvaletinin pekistirilmesine neden olacaktir. Eger köpegi disari çikardiginizda önce gezdirir ve oynar tuvaletini yaptiktan sonra da alip eve götürürseniz, köpek disari tuvaletini yapmasini oyunun bittigi ve eve girilme zamaninin geldigi olarak algilayacagindan disarida yapilan bu davranis pozitif pekistirilemiyecek, hatta negatif cezalandirmaya dönüsecek ve dolayisiyla her disari çiktiginda tuvaletini yapmakta gecikecek belkide sizin bu süreyi beklemeyip köpegi içeri almaniza neden olacaktir.
Yukarida anlatilanlardan da anlasilacagi gibi köpege tuvalet egitimi verilirken her egitimde oldugu gibi istenen davranislar ödüllendirilip pekistirilecek ve istenmeyen davranislarda daha yapilmadan önlenecek veya görmezlikten gelinecektir.
Köpegin tuvaletini istenilen yerde yaptigi zaman ödüllendirilmez ise bu tuvalet egitimi olmaktan çikip köpegi kendi basina birakmak olur. Egitimde mutlaka ödüllendirme (pekistirme) olmalidir.
Köpege vereceginiz tuvalet egitiminde uyulmasi ve uygulanmasi gereken bazi yöntemler ve araçlar vardir. Bunlarin basinda kafes egitimi gelmektedir.


KAFES EGITIMI
Kafes yöntemi tuvalet egitiminde en etkililerinden biridir. Kafesin boyu köpegin irkina göre büyüdügü zaman bile içinde rahatca yatabilecegi bir boyda olmalidir.
Kafes ile tuvalet egitiminde kafes köpege pozitif pekistirme ile tanitilmali, köpegin kafesi sevmesi saglanmali ve içine girmeye istekli hale getirilmelidir. Kafesin içine yumusak bir bez, battaniye konulmali ve köpegin yatarken rahat etmesi saglanmalidir. Köpek ilk olarak kafesin yanina getirildiginde kapisi açik birakilmali ve köpek kesinlikle içeri sahibi tarafindan konulmamalidir.
Köpegin sevdigi bir oyuncak köpege gösterilmeli ve sonrada bu oyuncak kafesten içeri atilarak köpegin girip almasi beklenmelidir. Köpek kafesten ürkebilir ve girmeyebilir. Bu durumda oyuncak sadece kafesin hemen kapisi önüne atilmali ve oradan köpegin almasi beklenilmelidir. Daha sonra oyuncak yavas yavas daha içerilere atilip köpegin almasina olanak taninmalidir. Köpek oyuncagi almak için kafesin içine girmeye basladigi zaman köpegin alismis oldugu cesaretlendirici sözler söylenmeli, el içeri sokulup köpek sevilmelidir bu esnada köpek içeri girdigi zaman içeri atilacak ödül mamalari ile köpegin içeri girmesi pekistirilmelidir. Kafesin kapisi kesinlikle köpegin üstüne kapatilmamali ve bu islemler köpek devamli olarak kendi istegi ile kafesin içine girip çikarak oynamaya devam edene kadar devam edilmelidir. Köpegin mama vakti geldiginde köpek gene bir oyuncak atilarak kafesin içersine gönderilmeli arkasindan mama tasi kafesin içersine, kapinin yanina konmali ve köpegin kafes içindeyken mamasini yemesi saglanmalidir. Yemegini bitiren köpek çagrilmali ve disari çiktiginda tuvaletini yapacagi yere götürülmelidir. Köpegin yemegini yedikten sonra içerde kalmasina ve buraya tuvaletini yapmasina kesinlikle müsade edilmemelidir.
Bu sekilde köpek kafesi iyice tanidiktan ve alistiktan sonra kapisi köpek içeride iken kapatilabilir. Kafesin kapisi kapatilirken köpegin gene içeri kendinin girmesi saglanmali ve yaninda oyuncaginin bulunmasi gerekmektedir. Köpegin kapisi kapali kafeste ilk defalar fazla kalmasina müsaade edilmemelidir. Sahibi kafesin yaninda bulunmali ve 3-5 dakika sonra kapiyi açmalidir. Köpek disari çikarsa bir müddet disarida oynayip sonra tekrar köpegin içeri girmesi saglanmali ve kapi tekrar kapanmalidir. Bu islemlere sik sik devam edilmeli ve köpegin içeride kalma süresi yavas yavas arttirilmalidir. Köpegi kafesin kapisi kapali iken içerde kalmaya alistirirken sahibi kafesin yanindan ayrilmamalidir. Köpegin yasi ne kadar küçükse, kafeste kalma süresi de ona göre az olmalidir. Eger 2 aylik kadar bir köpeginiz varsa en fazla yarim saat kafeste birakabilir ve zamanla bir saate kadar çikarabilirsiniz. Önceleri her yarim saatte bir köpek disari çikarilmali ve tuvaletini yapmasina, oynamasina izin verilmelidir. Kafes gün içerisinde sahibinin devamli görebilecegi evin uygun bir yerinde olmalidir. Örnegin mutfaga veya sik oturdugunuz bir odaya konabilir. Mutfak ve bu gibi bir odaya gün içinde siklikla gireceginiz için köpegi kafes içinde izlemek rahat olacaktir. Kafesin geceleri sahibinin yattigi odaya alinmasi faydalidir. Kafes içinde kalma sürelerine gecede uyulmalidir. Fakat geceleri süreler daha uzun tutulabilir. Sabaha karsi erken uyanan köpek kafeste izlenmeli ufak seslerle mizmizlanmaya basladigi zaman kafesin yanina gidilmeli fakat hemen kapisi açilmamalidir. Bir süre beklenmeli köpegin sesini kestigi an kafes disina alinmalidir. Ileride her agladigi zaman kafesten alindiginin farkina varan köpek bunu kafesten çikmak için kullanabilir ve disari çikmak istediginde devamli kafes içinde bagirabilir.
Yavru köpek kafesine alisip kendi kendine girip çikmaya basladiktan sonra kafesin kapisi artik kapanmayip kafesin etrafi çevrilerek kafes de içinde olmak sarti ile köpege bir alan birakilmalidir. Bu alan içersine de kafese en uzak olan yere gazete kagidi konmali, kafese yakin yere ise köpegin mama ve su kabi konmalidir. Köpek bir müddet sonra gazete kagidina kaka ve çisini yaparken kafesi sadece yatmak için kullanmaya basliyacaktir. Bu yöntem özellikle köpegi fazla izleyemeyenler için daha iyi bir yol olacaktir. Eger kafesi çevreleyecek çit gibi bir sey bulmazsaniz evdeki küçük bir odayi da kullanabilirsiniz. Bu odaya yukarida tarif ettigim gibi kafesi yere sereceginiz gazeteden uzak bir yere koymaniz gerekir ki yavru yattigi yer ile tuvaletin yapilacgi yeri ayirt edebilsin. Oda da yerlerde hali, kilim gibi herhangi birsey olmamalidir. Köpekler genelde tuvaletini yumusak bir yere yapmak ihtiyacindadirlar. Onun için yerde gazeteden baska birsey olmazsa gidip onun üzerine yapmak isteyecektir. Yurtdisinda evcilhayvan magazalarinda bu is için çimlendirilmis topraklar satilmaktadir. Bu çim tuvalet egitimi için daha elverislidir. Eger imkaniniz varsa sizde bulacaginiz uygun bir kaba çim ekip kullanabilirsiniz.

KAFES EGITIMINE ALTERNATIFLER
Kafesin mümkün olmadigi zamanlar baska alternatif metodlarda uygulanabilir. Bu durumda köpege kafes gibi içinde bulundugu sürece rahat edecegi, içinde bulunmaktan hoslanacagi kisitli bir alan hazirlanir. Bu kisitli alan kafes egitiminde oldugu gibi bir islev görecektir. Bu alani evde yaratmak bir yerde sizin yaraticiliginizada kalmistir. Örnegin evde bulunan ve köpegin üzerinden atlayip geçemeyecegi büyüklükteki bavul ve çantalarla bu kisitli alani yaratabilirsiniz. Köpegin rahatca yatip kalkabilecegi, dönebilecegi bir alan birakacak sekilde bavullari duvarin kenarina bir dörtgen olacak sekilde yerlestirin. Altina ayni kafeste yaptiginiz gibi rahat bir seyler hazirlayin. Bu alanin bir kösesini sanki kapi gibi aralik birakin. Bütün bu hazirliklardan sonra uygulayacaginiz islemler yukarida kafes metodunda anlattigimin aynisi olacaktir sadece kafes yerine bu hazirladiginiz yeri kullanacaksiniz. Ben bahçede bakacagim bir köpegime tuvalet egtimini evin giris holünde odunlarla hazirladigim ve önüne de kontrplak bir plakadan kapi koydugum bir alanda vermistim.
Kafes egitiminde bebekler(insanlar) için olan parklarida kullanabilirsiniz. Yalniz burada dikkat etmeniz gereken parkin parmaklik aralarinin fazla genis olup köpegin çikmak için boynunu bu parmakliklara kistirmamasidir. Ayrica bu park ahsap ise agaci kemirmemesine de dikkat edilmelidir. Bebek parklarinin yapisinda köpekler için yapilmis büyük üstü açik tel kafeslerde vardir bunlarida kullanmak baska bir seçenek olabilir.
Bunlardan hiç birini yapmaniz mümkün degilse mutfak veya banyo gibi bir yeride kafes niyetine kullanabilirsiniz. Bu is için mutfak en uygunlarindan biridir. Mutfagin veya banyonun bir kismina yukarida anlattigim gibi köpegin rahatca yatacagi yumusak bir yer hazirlayin bu yer mutfak veya banyonun bir kösesinde az gidilen bir yerde olursa ve önüde bir dolap veya yukarida anlattigim gibi bir çanta vs. ile köpegin geçmemesi için kapatilabilirse daha iyi olur. Köpek bu alanlara yukarida kafes metodunda anlatildigi sekilde alistirilmalidir. Bu gibi yerlerde köpegin yattigi yere yakin bir gazete açilarak serilirse ve köpek tuvaletini yapacagi zaman alinip bu gazetenin üzerine konulursa kisa zamanda tuvaletini buraya yapmasini ögrenir. Gazete köpegin yattigi yere çok yakin olmamali, bu nedenle tuvaletini yattigi yere yapiyormus gibi algilamamalidir.
Köpek kafeste veya sonradan hazirlanmis bu tür alanlarda geçirdigi süre içinde kendini oyalayabilmeli ve bu yerlere kendi istegiyle, hoslandigi için girmelidir. Bunu saglamakda sizin sabriniz ve pozitif pekistirme ile olabilir.

http://www.kopekinfo.com/kopekegitimi.html

KÖPEK HABERLERİ

Köpekler deprem için eğitilecek

İskoçya’nın Borders Bölgesindeki bir köpek eğitim – rehabilitasyon merkezindeki 5 köpek, Türkiye’deki deprem durumlarında acil servislerde yardım etmek için, eğitilmek üzere Türkiye’ye götürüldü.

St Boswells’da bulunan Arthurtshiel köpek eğitim – rehabilitasyon merkezinden alınan köpekler, Sivil Savunma Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünde görevli eğitmelerce eğitilip, doğal afetlerde enkaz altındaki insanların yerini bulmak için çalışan görevli Sivil Savunma Ekipleri tarafından kullanılacak.

Tom: “ En son 1999 da Türkiye’de büyük bir deprem gerçekleşti ve bir başkasını beklemekteler. Border Colliler çok hızlı öğrenen ve arama – kurtarma işi için çok uygun köpekler. Köpekler enkaz altında sıkışmış insanların yerini tespit edilmesinde yardım konusunda hayati öneme sahipler. Makinelerin ulaşamadığı, tonlarca enkazın altında sıkışmış insanların kokusunu alabilirler.” dedi.

Tom Middlemas, bu önemli işi taşıyabilecek kadar uygun olduğu görülen köpeklerin yerel insanlar ve çiftçiler tarafından merkeze bağışlandığını söyledi.

“Yavrular, İstanbul’da olabilecek olası bir depremin arkasından, etkilerinde yardım etmek için ekipler tarafından eğitilecek.

Köpekler paha biçilemez canlılar. Depremden etkilenmiş alanlarda, ilk 12 – 24 saat içerisinde hayatta kalmış insanların kurtarılması konusunda çok büyük öneme sahipler” diye ekledi.

KÖPEK BAKIMI

Hamilelik :
Dişi köpeklerde hamilelik yaklaşık 63 gün sürer.Hamileliğin belirtileri iştah,kiloda artış ve memelerin büyümesidir.Ancak yalancı hamilelik yaşayan dişiler bu belirtileri gösterebilirler.Teşhisi 28.günde veteriner hekim elle yapacağı bir muayenede koyabilir.Hamilelik döneminde dişi köpeğin çok iyi beslenmesi gerekir.Bu dönemde veteriner hekiminiz ile,dişi köpeğin hamilelik ve meme verme dönemleri boyunca beslenmesi ve bakımı,doğum sırasında yapılacakları ce acil bir durumda yapılması gerekenleri konuşmalısınız.
Doğumdan birkaç gün önce,dişi köpeğiniz yemeğini geri çevirebilir ve yavrularını doğurmayı düşündüğü yerde yuvasını kurmaya başlar.Onu daha önceden bir doğum sandığına alıştırmadıysanız,sizin dolabınızın içini,yatağınızın altındaki boşluğuya da sizin tercih etmeyeceğiniz herhangi bir yeri seçebilir.Doğum sandığında dişinin istediği kadar yer olmalı.İki alçak tarafı olmalı ve sıcak,kuru,cereyanlardan uzak bir yerde bulunmalıdır.Yumuşaklık ve temizlik için sandığın altına havlu ve başka yumuşak ömalzemeler kaoyabilirsiniz.ancak gazete kağıdı daha iyidir,çünkü kirlendiklerinde değiştirilmeleri kolaydır.Yavrular biraz büyüdüklerinde ayaklarını daha sağlam basabilmeleri için gazete kağıdı yerine daha sağlam malzemeler koymalısınız.
Doğum başlamadan kısa bir süre önce köpeğin vücut ısısı düşer.Yaklaşık 24 saat sonra ilk sancıların başlaması beklenebilir.O zaman dişi köpek hızla solumaya,huzursuz görünmeye ve bazen kusmaya başlar.Kusma,doğumun başladığı sırada normaldir,ancak devam etmesi halinde bir hastalğın habercisi olabilir.
Doğum :
Normal,sağlıklı bir köpek genelde kolay doğum yapar,bir doktorun yardımına gerek duymaz.Her yavru kendi plazentası içinde doğar,ancak yavru nefes almaya başlamadan önce bu plasentanın alınması gerekir.Genelde dişi köpek bu işi hemen yerine getirir ve göbek bağınıda keser.Doğumdan sonra yavruları,onları temizlemek ve solunumalarını sağlamak için yalayıp durur.Yaklaşık 3 hafta süren bu yalama bir başka yaşamsal amaç daha taşır;yavruların dışkılamasını sağlar.Bazen,dişi köpek plasentayı açmayı veya göbek bağını kopartmayı ihmal eder,ya da bu işi kendi başına yapamaz.Böyle durumlarda derhal duruma müdahale etmeye hazır olmalısınız.Yavru köpek,oksijeni tükeninceya kadar plasentanın içine en fazla 8 dakika kalabilir.Plasentayı ilk önce yavrunun kafasındaki bölgede yırtıp daha sonra tamammını alarak açabilirsiniz.Sonra yavrunun ağzı ve burnundaki tüm sümükleri alın ve kan dolaşımını sağlamak için bir havlu ile ovalayın.Göbek bağını,balmumu sürülmemiş bir iplikle bağlayın ve karnın yaklaşık 5 cm yukarısından kesin.Yararın iltihaplanmasını önlemek için tentürdiyot sürün.
Verteriner Hekimi Ne Zaman Çağırmalısınız.
Eğer doğum sırasındaki olaylar,durumun sizin becerilerinizi aştığını düşünmenize neden oluyorsa ve dişi köpeğin hayatı tehlikedeyse veteriner hekiminizi derhalyardıma çağırın.Tehlike belirten durmlar şunlardır.

Aşırı ağrı belirtileri.
Daha önce bir yada daha çok yavru doğmuş olduğu halde,yeni bir yavru doğmaksızın sancıların 3 satten fazla devam etmesi.
Titreme ya da kolaps (bitkinlik) hali.
Birinci yavrudan önce koyu yeşil ya da kanlı bir akıntının gelmesi (ilk yavrunun doğumundan sonra bu normaldir.)
Ayrıca anne ve yavruların doğum gününde veteriner hekiminiz tarafından muayene edilmelidir.
Yeni Doğan Yavrular :
Yeni doğan yavru,beden ısısını kontrol edemez ve bu nedenle sıcak bir ortamda tutulmalıdır.Yaşamın bu ilk günlerinde üşümesi yavruyu strese sokar ve enfeksiyon hastalıklarına açık hale getirir.
Doğumdan sonra anne köpeğin ilk ürettiği süte "kolostrum" adı verilir her yavru,doğumdan olabileceğince kısa bir süre sonra kesinlikle ilk 24 saat içinde kolostrum içebilmelidir.Kolostrum yavruya fayda sağlayan pek çok madde içerir,örneğin,annenin bağışıklık kazanmış olduğu tüm enfeksiyon hastalıklarına karşı yavruyu koruyacak imünoglobulinler doğumdan birkaç gün sonra artık yavru tarafından alınamazlar.
Bazen bir dişi köpek yavrularına bakmak istemez ya da bakamaz.Böyle bir durumda,siz onun yerini almak zorundasınız;yavruları beslemeli,dışkılamalarını sağlamalı ve sıcak bir ortam sunmalısınız.Yavru köpekleri sürekli olarak sıcakta,soğuk hava akımlarından uzak tutmak çok önemlidir.7.günden 10.güne kadar ısı yavaş yavaş azaltılabilir.Pek çok kişi,köpeğin yaşamanın ilk günlerinde idrar ve dışkı yapmasının her beslemeden sonra annesi tarafından sağlandığının farkında değildir.Anne bu işi üstlenmiyor ise ılık suya batırılmış bir parça pamuk ile anal bölgeyi hafifçe ovalayın.Yavru köpeklere düzenli olarak hafifçe mesaj yapılması çok yararlıdır;bu bir tür pasif jimnastiktir,aynı zamanda kan dolaşımını uyarır.
Memeden Kesilmeleri:
Yavru köpekler 5-6 haftalık olduklarında yavaş yavaş memeden keslimelidirler.Bu dönemde yavrulara arasıra ılık suyla iyice yumuşatılmış bir yavru köpek maması sunabilirsiniz.Zamanla sizin sunduğunuz bu yavru köpek mamasının miktarını arttırıp annesinin memesinden ayrılmasını sağlarsınız.Ancak sindirim sisteminin bu besin değişimine alışmasını sağlamak için tüm besin değişikliklerini yavaş yavaş yapın kaynak:İ.Yüce

KÖPEK BAKIMI

KÖPEĞİNİZİN GEBELİK DÖNEMİ VE DOĞUM
Belki günün birinde dişi köpeğinizde yavru almak ya da erkek köpeğinizi damızlık olarak vermek istesiniz.Ancak yeni canlılar yaratmak ,hiç bir zaman hafife alınacak konu değildir.İstenilmeyen köpeklerin sayısı,olağanüstü boyutlara ulaştı;üretme hevesinizin durumu daha da kötüleştirmesine izin vermeyin.Doğacak yavrulara şimdiden güvenilir anneler bulmak zorundasınız.
Çoğu insan üretmenin heyacan verici ve karlı bir iş olduğunu düşünürler.Ancak böyle bir girişimde bulunduklarında ise köpek üretmenin ne kadar zahmetli, pahalı ve bazen de üzüntü verici olduğunu görüp şaşırırlar.Köpeğinizden yavru alma kararını önce lütfen bu konuyu iyi düşünün ve veteriner hekiminizle konuşun.Bu küçük zahmet,sizi ve köpeğinize pek çok zorluk ve üzüntüden kurtarabilir.
Genetik Olarak :
Köpeğinize eş şeçerken fiziksel özelliklerini göz önünde bulundurduğunuzda,aslında köpeğin genetik yapısını seşiyorsunuz.Genler,kalıtımmın temel birimleridir.Her bir ana,baba yavrusuna bir dizi gen aktarır ver yavru oluşurken hangi genlerin şeçileceğine şans karar verir.Seleksiyon ve mütasyon...bunlarda yavruların genetik yapısını belirlerler.Köpek üreticileri bir dizi yavru köpek üretmek için,dişi ile erkek köpeği seçerken,bu seleksiyon sürecine katılıyorlar.Yaklaşık 14.000 yıl önce evcilleştirilmiş kurtu,günümüzün yüzlerce çeşit köpek ırkına dönüştüren te bu seleksiyondur.
Genetik bozukluklar her ırkta ortaya çıkıp bedendeki herhangi bir organı etkileyebilirler.Bazı genetik hastalıklar pek çok ırkı etkilerler (örneğin; göz kataraktı ve sağırlık bazıları yalnızca bir yada iki ırkta etkili olurlar.Köpeğinizi çiftlreştirmeden önce,bu planınızdan ve köpeğinizin ırkının olası genetik bozukluklarını veteriner hekiminiz ile görüşmelisiniz.Kalıtımın dominant bir şekil gösterdiği hastalıklarda,ana ve babadan yalnızca birinin hastalığı taşıyor olması yeterlidir.Yani,dişi yada erkek köpekten yalnızca birinde hasta gen vardır ve bu hastalık bir kuşaktan diğerine aktarılır.Kalıtımın resisif gösterdiği hastalıklarda ise ana babanın her birinde iki anormal gen bulunması gerekir;böylece homozigot bir yavru doğar.Bir bozuk birde normal gen taşıyan köpekler heterozigot taşıyıcılardır,dıştan normal görünürler,ancak anormal genlerini yavrularına aktarabilirler,ta ki bir gün aynı genetik bozukluğu taşıyan iki köpek bir araya gelip yavru üretinceye kadar.
Poligenetik bozukluklar,tek bir anormal gen çiftinin buluşmasında değil de,bir dizi farklı genin kümülatif hareketinden meydana gelirler.Bu durumu oluşturan genlerin sayısını ve farklı fonksiyonlarını belirlemek güçtür vr kalıtımın şekli ailedem aileye değişir.
Kromozom anormallikleri de,köpeklerdeki genetik hastalıkların nedenlerini oluşturabilirler.Bu da kromozomların sayısına ve yapısına bağlıdır.Köpeklerde 39 kromozom çifti bulunur (insanlarda 23 çift ),bu kromozom sayısı ve yapısındaki anormallikler,çoğu zaman bireylerde ciddi bozukluklara neden olur.Akraba köpeklerin birbiri ile çiftleştirlmesi,poligenetik ve resesif hastalıkların ortaya çıkma olasılığını arttırır,çünkü köpekler birbirleri ile akraba olduklarında,aynı bozuk genleri taşıma olasılıkları da daha yüksektir.Akraba evlilikleri içinde en sakıncalı olanı,anne babnın kendi yavrusu ya da kardeşlerin birbirleri ile çiftleşmesidir.Yine de akraba köpeklerin birbirleri ile çiftleştirlmesi üreticiler arasında yaygın bir uygulamadır,çünkü çok iyi özellikler taşıyan bir köpek sık sık damızlık olarak kullanılıp aynı kanı taşıyan yavruların doğmasına neden olur.
Üreme Fizyolojisi :
Köpeğinizn olgunluğa eriştiği yaş,ırkına bağlı olabilir.Küçük boy ırklar,büyük boy ırklara göre daha erken yaşta olgunlaşırlar.Genelde erkek yavrular 6 aylık olduklarında döl verecek yaşa gelirler,ancak gerçek olgunluğa 16-18 aylık olduklarında erişirler.Sağlıklı köpekler 8-10 yaşına kadar cinsel olarak faal ve verimli olabilirler.Bu dönem boyunca erkek köpek her zaman çiftleşmeye hazırdır.
Dişi köpekler ilk kızgınlık dönemini çoğunlukla 7 aylık oldıklarında ortaya çıkabilirken,bazen 18 aya kadar da uzayabilir.Kızgınlık,ileri yaşlara kadar her 6 ayda bir görülür.Kızgınlık döneminde dişi erkeği kabul eder ve döllenmeye hazırdır.
Dişi köpek üreme süreci 4 dönemden oluşur.
1.Proestrus :
Bu dönemde dişi köpek,erkek köpek için caziptir,vajinasından kanlı bir akıntı gelir,vulva şişmiştir.Proestrus yaklaşık 9 gün sürer,ancak dişi köpek bu dönemde çiftleşmeye izin vermez.
2.Estrus :
Bu dönemde yaklaşık 9 gün sürer,dişi erkeği kabul eder.Yumurtlama genelde ilk 48 saat içinde olşur,ancak çok değişkendir.döllenme estrus sıarsında meydana gelir.eğer yavru alınmak istenmiyorsa bu dönemde dişi köpeği erkeklerden ayrı tutmak gerekir.
3.Diestrus :
(60-90 gün) Estrusu takip eder ve bu dönemde üreme organları köpek,hamile olsun yada olamasın,progesteron hormonunun denetimi altındadır.Yalancı hamilelik,yani hamile olmadığı halde,hamileliğin tüm belirtilerini göstremesi,bazen diestrus döneminde görülür.
4.Anestrus :
Hiçbir cinsel aktivitenin meydana gelmediği diestrus'u takip eden dönemdir.3-4 ay arası sürer.
Çiftleşme :
Eğer dişi köpeğinizden yavru almak istemityorsanız,pek çok koruma yöntemi vardır.Korumanın en etkili ve kalıcı şekli,dişi köpekte yumurtalıklar ve rahmin,erkek köpekte de testslerin ameliyatla alınmasıdır.Ağızdan verilen haplarda mevcuttur,bunun avantajı ileride çiftleştirilmesi düşünülüyor ise hayvanın kısırlaşmamış olmasıdır.Her bir yöntemin avantaj ve dezavantajlarını veteriner hekiminiz ile görüşmelisiniz.
Hamileliği önlemenin bir diğer yolu,dişi köpeği estrus döneminde erkek köpeklerden uzuak tutmaktır.Ancak hiçbir köpeğin ona ulaşmadığından emin olmak için sürekli dikkat etmek gerekir.İstenmeyen bir çiftleşmenin ardından östrojen vermek,gebeliği önleyebilir,ancak hormonun kullanılması tavsiye edilmez.
Öte yandan dişi köpeğinizden yavru almaya kararlıysanız,henüz genç ve gelişmekte olan bir hayvanda hamilelik ve meme vermenin stresini yaratmamak için ilk estrusta çiftleştirmemelisiniz.Genelde dişi köpeğin üçüncü estrusta çiftleştirlmesi önerilir.Çoğu köpek üreticisi ayrıca,dişi köpeğin doğum sonrası toparlanması ve yeniden güç kazanması için köpeği her estrus döneminde çiftleştirmeyip bir dönemi boş bırakmayı tercih ederler,oysa dişi köpek sağlıklı ise bu gerekli değildir.Dişi köpeğin yavrulaması aırasında çok iyi beslenmesi şarttır.
Çiftleştirmeden bir ay önce,dişi köpek veteriner hekim tarafında muayene edilmelidir.aşıları tamamlanmalıdır.Sağlığı yerinde olmalı,fazlakiloları olmamalıdır.Parazitler yönünden kontrol edilmeli,gerkşrse tedavisi yapılmalıdır.Çiftleştirmden önce dişi köpekler bruceloosis yönünden kontrol edilmelidirler.Brucellosis bakteriyel bir hastalıktır,kısırlığa ya da hamileliğin 45-55 gününde düşüğe yol açabilir.Erkek köpekte brucellosis yönünden muayene edilmelidir.
Dişi köpekler yabancı bir ortamdan çok etkilenirler,bu yüzden erkek köpek,dişiye görürülür.Genç bir erkek ilk kez çiftleştiğinde,dişi köpeğin deneyimli olması yarar sağlar.
Çiftleşme sırasında erkek köpek arkadan gelip dişinin sırtına çıkar ve belini ön aykları ile kavrar,sonra hızla kalçasını ileriye itip penisini dişinin vajinasına sokar.Sperm boşalımı meydana geldikten sonra,köpekler 10-30 dakika boyunca ayrılmazlar.Buna "kilitlenme"denir ve son derece normaldir.Peniste bulbus galndis denilen bir bölgenin şismesi yüzünden oluşur.Kilitlenme sırasında,erkek köpek,dişi köpek ile arka arkaya duracak şekilde dönebilir.Köpekleri ayırmaya çalışmayın ,aksi takdirde onları yaralayabilirsiniz.
alıntıdır

KÖPEK SAĞLIĞI

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
Ağzın temel görevi gıdaları almak ve küçük parçalara ayıyarak sindirim organlarına ulaştırmaktır.Dişler bu işlevin önemli bir parçasıdır.Doğumdan sonra birkaç hafta içerisinde süt dişler çıkar.Süt dişleri geçicidir ve 28 adettir.Bunlar zaman içinde düşerler ve yerlerine kalıcı dişler çıkar.Kalıcı dişler 7 aylık ike tamamlanır ve 42 adettir.
Diş değiştirme dönemlerinde arada sırada ağızada ağrı olabilir veya hayvan dişi düşünceye kadar yemek yemeyebilir.(1 gün veya daha kısa)Bu dönemdeki hayvanların ağzı mümkünse haftada 1-2 kez kontrol edilmelidir.Diş eti kaşıntısdını gidermek için köpeğe çiğneyebileceği oyuncaklar,kemirme ipleri ile oynama fırsatı tanınmalıdır.eğer 6 ayı geçmesine rağmen süt dişleri hala düşmedi ise veteriner hekiminize müracaat edilmelidir.Hekiminiz düşmemiş süt dişlerini çekerek,kalıcı dişlerin normal yerlerinden çıkmasına yardımcı olacaktır.Köpek 10 haftalık olduktan sonra parmağınızla ve bir miktar enzimatik diş pastaları kullanarak diş etlerine masaj yaparsanız ileride diş ve ağız temizliği konusunda zorluk çekmezsiniz.
Dişlerle İlgili Sorunlar: Düşmemiş Süt Dişi :
Özellikle süt dişleri düşmez ve kalıcı dişlerin pozisyonunu bozarlar.Bunların 6 aydan sonra çekilmeleri gerekir.
Plak :
Dişin taç kısmı üzerinde gıda ve bakterilerin olsuşturduğu filimdir. Eğer sert gıdalar (kuru mama gibi) ve fırçalama suretiyle uzaklaştırılmazsa,kalsiyum tuzlarının üzerinde birikmesiyle diş taşları oluşur.
Tartar=Diştaşı :
Kahverengi bakteri ve tuz birikimidir.Dişin çürümesine neden olabileceğinden veteriner hekimce temizlenmesi gerekir.
Periodental Hastalık :
Plak ve diştaşı sonucu diş etlerinde oluşan hastalıktır.Plak ve diştaşları dişetlerini tahriş ederek oluşturduğu yangıya gingivitis denir.Diş eti cebinde yerleşip,ilerleyerek dişin kaybına neden olabilir.
Diş Çürüğü :
İnsandakine göre daha az sorun olmaktadır.Zaman zaman azı dişlerinde görülür.Özellikle fazla çikolata yiyen köpeklerin sorunudur.Dişin restoratif tedavisi gerekir.
Kırık Diş : Kavga,kaza ve sert cisimleri ısırma sonucu diş kırılabilir.Bu durumda kırığın ulaştığı seviye göz önünde bulundurularak diş dolgusu ya da kanal tedavisi yapılır.
GÜNLÜK BAKIM
Günlük olarak dişlerin temizliği yapılmalıdır.Bu dişlerin temizliğine yardımcı olacak gıdaların (örn.,preskemik) verilmesiyle de kolayca yapılabilir.Ayrıca piyasada satılan kuru mamalar da yararlıdır.Yaşlı hayvanlarda bunun yanı sıra dişlerin haftada 2 defa temizlenmesi yararlıdır.Parmağa takılan diş fırçaları ve yutulabilir nitelikte diş pastaları (macunları) bu iş için uygundur.
PERİYODİK BAKIM
Eğer düzenli olarak diş bakımı sağlanıyorsa ilave bir periyodik bakıma gereksinim yoktur.Günlük bakım uygulanmayan ve yumuşak gıdalarla beslenen köpeklerin 6-12 ayda bir defa mutlaka dişleri veteriner hekime muayene ettirmelidirler.Diş üzerinde biriken plak ve taşların dişeti hastalıkları ve ağız kokusuna neden olacağı unutulmamalıdır.Böyle dişlerin ise veteriner hekim tarafından genel anestezi altında temizlenmesi gereklidir.

KÖPEK SAĞLIĞI

KÖPEĞİNİZ HASTA MI?
Normalin dışındaki her davranış hastalık belirtisi olabilir. Bunları kısa kısa inceleyelim...

Tüylerin mat olması veya fazla tüy dökülmesi: Yanlış beslenme sonucu olabilir veya vitamin, amino asit noksanlığı, hormonal dengesizlik, iç parazit, karaciğer-böbrek hastalıkları, enfeksiyonlar buna sebep olmuş olabilir.

Tüy dökümü lokalse mantar veya dış parazitlerin (örnek: uyuz, pire), egzama ve pire alerjisinin göstergesi olabilir.

Kuru ve sıcak bir burun: Her zaman hastalık belirtisi olmamakla beraber, ateşinin yükseldiğini belli eder.

Hapşırma, öksürme, aşırı yutkunma veya öğürme: Boğaz ve gırtlak bölgesinde bir yabancı cismi, larenjit, farenjit, bronşit, üşütme veya bakteriyel-viral bir hastalığın başladığının sinyallerini verir.

Başın sürekli eğik durması veya sürekli kafa sallaması: Kulak yollarında bir iltihabın, kulağın içindeki yabancı cismin (örnek: pisi pisi otu) veya beyin rahatsızlığının göstergesidir.

Köpeğin arka tarafını yere sürtmesi: Parazit olabilir veya anal bezlerin iltihabi bir tıkanıklığı olabilir.

Rutin veteriner ziyaretlerinizde mutlaka anal bezlerin kontrolünü hekiminize hatırlatınız.

Kusma: Kusma tek başına bir hastalık değildir. Çok önemli bir hastalığın göstergesi olabilir. Mutlaka hekiminize danışın. Nadiren kusma ise midede biriken tüy ve yabancı cisimlerin vücuttan atılmasına yönelik doğal bir durum olabilir.

Dışkıdaki kan: Yabancı sivri bir cismin yutulduğunun veya kanlı ishal, gençlik hastalığı gibi öldürücü ve bulaşıcı hastalıklardan birinin göstergesi olabilir. Hiç zaman kaybetmeden hekiminize götürün.

Bu anlatılanlar en sık karşılaşılanlardır. Ani durum değişiklikleri daha tehlikelidir. Çünkü ani başlayan rahatsızlıklar, hiç istemeyeceğiniz şekilde çok ani ve kötü sonuçlanabilir (zehirlenmeler vs.)

Lütfen onları ihmal etmeyin...

Veteriner Hekim Özlem Banu Küçükoğlu

KÖPEK BAKIMI

Köpeklerde Tüy Dökülmesi
Kedi ve köpeklerde görülen tüy dökülmesi pek çok nedene bağlanabilir. Bu durum tüm pet sahiplerinin ortak şikayetidir ve çok yaygın bir problemdir. Etrafa dökülen ve temizlenmesi güç olan kedi-köpek tüyleri hayvan sahiplerinin en büyük problemlerinden biridir.Tüyler normal yaşam sürelerini tamamladıktan sonra dökülürler. Bu doğal bir süreçtir. Genellikle bahar aylarında artan tüy dökülmesi bazen tüm yıla yayılabilir.
Bu doğal süreci etkileyen bir çok etken vardır. Mevsimsel ve hormonal değişiklikler, bakteriyel ve viral hastalıklar (FIV;FeLV), mantarlar , iç ve dış parazitler, aşı ve ilaç reaksiyonları, allerjik reaksiyonlar ( pire ısırığı,gıda vb.) , yetersiz ve yanlış beslenme, vitamin ve mineral yetersizlikleri veya fazlalıkları , stres ve psikolojik değişiklikler, deterjan ve sabun kullanımı, yıkama sıklığı ve yaşlılık gibi bir çok neden tüy gelişimini olumsuz etkiler ve aşırı tüy dökülmesine neden olur.
Alopesia yani tüy dökülmesi vücudun genel veya bölgesel olarak tüysüz kalması olarak tanımlanabilir. Doğmasal ya da edinsel (bir etkene bağlı) olarak şekillenebilir.Tüy dökülmesinin nedenleri ; Fizyolojik , patolojik ve psikolojik kökenli olabilir.
Fizyolojik Nedenler :
Doğal nedenlerden kaynaklanan bu çeşit tüy dökülmeleri engellenemeyen ve kabul edilebilir tüy dökülmeleridir . Kediler ve köpeklerin kış mevsiminde uzun ve kalın tüylerini döküp yerine yaz mevsimi için ince ve seyrek tüyler çıkartmaları son derece normaldir. Aynı şekilde sonbaharda da, yazlık ince tüylerin yerini vücudunu sıcak tutan uzun ve kalın tüyler alır. Fizyolojik tüy dökülmesi iki ila dört ay arası sürer ve evin sıcaklığı, ışık alma ve aydınlık durumu tüy dökülmesinin süresini etkiler.Diğer fizyolojik neden ise büyümedir . Anne karnından tüylü olarak doğan yavrular gelişmeleri sırasında tüylerini de değiştirirler. Stres de tüy dökülmesini tetikleyen bir unsurdur.Tıpkı bizler gibi onlar da yolculuk , ani korkular , tıbbi müdahaleler gibi nedenlerle stres yaşarlar .Bu stres tüy dökümüne neden olur.
Bazen göz ve kulak arasındaki bölgede tüy yoğunluğu azalır..Bu kedi 14 ila 20 aylık olduğunda gelişen normal bir durumdur.Kısa tüylü ve koyu renkli kedilerde daha çok göze çarpar .Bir süre sonra kendiliğinden normale döner.
Hamilelik ve Laktasyon sırasındaki Tüy Dökülmeleri fizyolojik olarak nitelendirilebilir . Yaşanan hormonal değişim anormal olmadığı için hormonal bozukluktan kaynaklanan tüy dökülmesi olarak sınıflandırmak yanlış olur.Bu dönemde ani ve geniş alana yayılmış tüy kaybı olabilir. Koşullar düzeldiğinde tüyler yeniden eski halini alır.
Normal sayılan fizyolojik tüy dökülmelerini patolojik dökülmelerden ayırt etmek son derece önemlidir .Sıradan bir tüy dökülmesi ciddi bir hastalığın varlığını gösterebilir. Tüy dökülmesine sebep olabilecek birçok hastalık ve durum vardır. Örneğin;
Patolojik Nedenler :
İç ve Dış Parazitler :

Pire, kene , bit gibi dış parazitler sadece varlıklarıyla değil aynı zamanda salgıladıkları allerjenler nedeniyle de kedi-köpeklerin tüylerinde ve derilerinde hasara neden olurlar. “ Pire ısırığı allerjisi” adı verilen hastalık pirenin kan emmek için ısırması ve bu arada salgıladığı sıvının allerjen içermesi nedeniyle gelişen bir allerji reaksiyonudur.Bu reaksiyon ciltte yaralara ve tüy dökülmelerine neden olmaktadır.
Uyuz etkenleri ( Sarcoptes,Demodex, Otodectes...vb ) şiddetli kaşıntılara , kaşınma sonrası kendi kendini yaralamaya , kepeklenme , tüylerde kırılma ve dökülmelere neden olurlar.
Yürüyen kepek (Cheyletiella ) adı verilen bir dış parazit vardır ki bu zoonozdur yani insana bulaşabilir .Tüylerde matlık ve kepeklenme ile karakterizedir.İiran kedileri bu parazite karşı duyarlıdırlar .
Mantar etkenleri (Dermatophytosis ; microsporum ve trichophytosis) de zoonoz olabilir .Bölgesel ya da tüm vücuda yayılmış şekilde tüy kaybına neden olabilmektedir. Mantar enfestasyonları ; oldukça sık karşılaşılan dermatolojik problemlerdendir . Sadece deride olabileceği gibi sistemik de olabilirler . Deride yuvarlak sınırları belirgin açılmalar ve tüy kayıpları yapan formlarının yanı sıra teşhisi zor , tedavisi güç ve uzun tedavi süresine ihtiyaç duyulan çeşitleri de bulunmaktadır.
İç parazitler yani mide, bağırsak ve kalp kurtlarının sistemik etkileri son derece önemlidir. Göz ardı edilmemesi gereken diğer etkiyi de deride oluştururlar. Dolaşım ve beslenme ile ilgili yetersizliklere neden olarak deri ve tüy sağlığını da olumsuz etkilerler. Deride cansızlığa ,kepeklenmelere , yaralara sebep olurlar . Tüyler matlaşır ve tüy dökülmesi şiddetlenir.
Viral Hastalıklar :
Viral hastalıklar sistemde oluşturdukları etkilerinin yanı sıra deride de hasara neden olurlar. Kedilerin FIP(Feline Infeksiyöz Peritonitis)’i ,FeLV(Kedi lösemisi),FIV(Kedi AIDS)’i köpeklerde distemper (gençlik hastalığı) gibi bir çok viral hastalık sonucu yeterince beslenemeyen ve hastalık etkenlerinden etkilenen deride yaralar , kabuklanmalar ,kepeklenmeler ,sivilceler,kızarıklıklar ,kanamalar gelişir ve tüyler lokal yada generalize bir şekilde kayba uğrarlar.Öncelikli olarak asıl hastalık etkenleriyle savaşmak gerekmektedir.Durum düzeldiğinde tüyler eski halini alacaktır.

Allerjiler :
Kediler ve köpekler, tıpkı insanlar gibi pek çok maddeye karşı alerjik olabilirler. Ağaçlara, otlara, polenlere, naylon ya da yün kumaşlara, plastiğe, yiyeceklere ya da yiyeceklerdeki katkı maddelerine, süt ürünlerine, evdeki toz ve tozda bulunan mite’lara ve elbette pire ısırıklarına karşı alerjik olabilirler.Allerjileri birkaç başlık altında inceleyebiliriz.
Allerjik ve irrite edici madde ile temas sonrası gelişen deri yangısı
Bu tip deri hastalığında temas önemlidir. Metaller , lastik , yün , ve plastik mataryeller , kimyasallar (örneğin boyalar,deterjanlar ) ...vb ile olan temas sonrası bölgesel hasar meydana gelebilir.Kızarık ,akıntılı yaralar oluşabileceği gibi lokal tüy dökülmesi belirgindir .Temas engellendiğinde etken ortadan kaldırıldığında medikal tedavi ile beraber deri ve tüy sağlığı yeniden düzelir.
Atopi (allergic inhalant dermatitis)
Kedinin solunum yolu ile polen , ev tozu mite’ları veya küfleri gibi birçok allerjeni alması sonucu gelişen allerjik bir reaksiyon olarak tanımlanabilir. Ayakları özellikle parmak aralarını yalama , kulaklarda akıntı kızarıklık ve kaşıntı , vücudun belirgin bölgelerinde kaşıntı, kızarıklık ve tüy kaybı ile karakterizedir.Bazen enfeksiyon gelişebilir ; akıntılı ve kızarık yaralar oluşabilir .
Gıda Allerjileri :
Bazı yiyeceklere karşı allerjik reaksiyon gelişebilir.Ayakları yalama,kulaklarda yangı , kaşıntı , kızarıklık ve tüy dökülmesi görülür.
Enjeksiyon Bölgesinde Tüy Dökülmesi :
Bir ilacın ya da aşının enjeksiyon bölgesinde meydana getirdiği tüy kaybı olarak tanımlanabilir. Enjeksiyon yerinde deri kalınlaşmaya başlar; kediler de bölgesel ülserler gelişebilir. Tüy kaybı enjeksiyondan aylar sonra bile oluşabilir.Alanda pigment birikimi sonucu hiperpigmentasyon gelişir.Spesifik bir tedavisi yoktur ve durum kalıcıdır.Tüy dökülen bölgede yeniden tüy çıkması pek mümkün değildir.
İlaç ve Enjeksiyon Reaksiyonları :
Çok sık görülmeyen bir deri reaksiyonudur. İlacın solunum yoluyla(sprey),ağızdan(tablet,solüsyon,kapsül..vb) ya da bölgesel olarak (pomad,krem..vb) uygulanması sonucu gelişebilir. Vücudun değişik bölgelerinde reaksiyon gelişebilir ve kaşıntılı da olabilir.Tüy kaybı,kızarıklık , içi sıvı dolu şişlikler ,kabuklu yaralar oluşabilir.Yaralar ülserleşebilir ve akıntılı büyük yaralar halini alabilir.İlaç uygulaması kesilip semptomatik tedavi uygulandığında durum düzelebilir.Yaralar tamamen iyileştikten sonra tüyler yeniden eski halini alabilir.
Bakteriyel Enfeksiyonlar (pyoderma):
Deride gelişen bir çok olayda ortama bakterilerin de karışması sonucu gelişen deri hasarıdır.Dış parazitler , allerjenler , hormonal dengesizlikler ve benzeri birçok nedenden dolayı gelişebilecek deri problemleri sonrası ortama fırsatçı mikroorganizmaların da katılmaları sonucu hasar daha da şiddetlenir ve tüy dökülmesi de o oranda artar. Bakteriyel enfeksiyonlar sistemik hastalık oluşturmalarının yanı sıra sadece deride de lokal enfeksiyonlar oluşturabilirler.Kepeklenme, kabuklanma ,kızarıklık ve sivilce oluşumu söz konusudur. Akıntılı, kanamalı ya da irinli lezyonlar gözlenir . Deri kötü kokuludur ve şiddetli tüy dökülmesi söz konusudur.
Hormonal Hastalıklar :
Cushing Sendromu (hyperadrenocorticism) :Cushing hastalığı vücutta yüksek oranda kortikosteroid varlığı sonucu oluşan bir hastalıktır.Kortikosteroidlerin ya vücutta üretimi çok fazladır ya da uzun dönem kortizon tedavisi sonucu vücutta yüksek seviyeye ulaşmıştır. Köpeklerde daha sık rastlanmasına rağmen kedilerde nadirdir. Poodle , dachshund ,Boston terrier, boxer ve beagle ırkı köpeklerin daha fazla risk altında oldukları rapor edilmiştir. Tüy kaybı,derinin yapısının incelmesi ,pigmentlerdeki artış (hiperpigmentasyon) ,kolay yaralanma .. vs., halsizlik, fazla su içme ve fazla idrar yapma , şişman vucut hatlarına sahip olma gibi belirtilerle karakterizedir .
Hipertroidizm :Daha çok kedilerde görülen bir hastalıktır köpeklerde nadirdir.Tüy dökülmesi ,tüylerin çekilince kolaylıkla yerinden ayrılması, sebore ve deri yangısı gelişebilir.
Hipotroidizm : Troid yetersizliğine bağlı olarak deri ve tüy sağlığında değişimler söz konusudur.Köpeklerde çok sık görülür. Golden retriever, labrador,doberman,dachshund ,İrlanda setter, great dane ve İngiliz bullterrier ırkı köpeklerde ırk yatkınlığı söz konusudur.Tüm vucutta simetrik tüy kaybı dikkat çeker.burun üzerindeki tüyler dökülür.hiperpigmentasyon vardır ve kıllar kolaylıkla kopar.Deri kuru ve kalınlaşmıştır Sebore ve kulak hastalığı da gelişir.traştan sonra kıllar yavaş uzar ve çoğunlukla bakteriyel ya da paraziter olaylar işe karışır.
Dişilerde östrojen hormonu fazlalığında ya da erkekte testis tümörlerinde de hormonal deri problemleri ve tüy dökülmeleri görülür.
Beslenme Bozuklukları:
Protein ve Yağ asitlerinin (omega3-6) yetersizliği ,mineral ve vitamin eksiklikleri ya da vitamin fazlalıklarında deride ve tüylerde problemler gelişir.Diyette kalsiyum ve baklagil oranı fazla ise deri çinkodan yeterince yararlanamaz ve hastalık gelişir.A vitamini yetersizliğinde ve B vitamini yetersizliğinde de yine deri ve tüy sağlığı bozulur.Bunun yanında fazla A vitamini alımı da deri ve tüy sağlığını bozarak aşırı tüy dökülmelerine neden olur.Karaciğerle beslenen kedilerde gözlenen Hipervitaminozis A sonucu sadece deri ve tüyler değil tüm sistem özellikle de kemikler hasara uğrarlar.
Sebore :Primer (genetik) ya da sekonder(FeLV ,FIP,FIV gibi hastalıklara ya da parazitlere bağlı ) olarak gelişebilir.Kuru ya da yağlı tipte olabilir.Deri ve tüylerin kokusu oldukça belirgindir.Kaşıntılı olabilir ve tüy kaybı gözlenebilir.Asıl neden ortadan kaldırıldığı taktirde deri ve tüy sağlığı normale dönecektir.Antiseboreik şampuanlar ile banyo kürü uygulanabilir ve diyete yağ asitleri eklenebilir . Omega3 ve omega 6 yağ asitlerinin deri ve tüy sağlığı açısından önemi son derece büyüktür.

Psikojenik nedenler :
Nörodermatitis özellikle kedilerde çok fazla tanısı konulan bir deri hastalığıdır..Anksiyete , stres ,egzersiz yokluğu ,çevresel değişiklikler(yeni ev,yeni bebek,yeni eşyalar ,yeni sahip,yeni bir hayvan...vb) ve can sıkıntısının neden olduğu düşünülmektedir. Bölgesel ve belirgin bir tüy kaybı oluşur.Altta yatan neden ortadan kaldırıldığında anksiyete tedavi edildiğinde ve yalama engellendiğinde deri ve tüyler düzelecektir. Siyam , Burmese , Abyssinian ırkı kedilerde davranış bozukluğuna bağlı simetrik tüy dökülmesi daha sık gözlenir.
Kediniz yada köpeğiniz süreli kendini yalıyor, ısırarak kaşınıyor, kuyruğunu kovalıyor, sahibinden gizleniyor, saldırganlaşıyor, tırnaklarını kemiriyor, tuvalet alışkanlığını sebepsiz yere değiştiriyorsa psikolojik bir problemi olabilir.

Tüy Dökülmesi Konusunda Sizin Yapabilecekleriniz Nelerdir ?
Öncelikle dikkat etmeniz gereken konu gıda olmalıdır.Tek yönlü beslenmeden kaçınmalısınız. Kaliteli bir kuru mama kullanıyorsanız,açık mama ya da market maması kullanmıyorsanız kedinizin ve köpeğinizin yaşına ,ırkına ve cinsiyetine uygun bir mama kullanıyorsanız diyetini kilosuna uygun ölçüde ve belirli öğünlerde vermeye özen gösteriniz.Fazla gıda vermek onu obezite ,kalp veya karaciğer hastası yapabilir.Dolaşım bozukluğu deri ve tüy sağlığını yakından etkiler.Ayrıca karaciğerde yağlanma olması deri ve tüy sağlığı konusunda büyük risk yaratır..
Özellikle uzun tüylü kedi ve köpeklerde tüy bakımı şarttır. Tüyler hergün taranıp fırçalanmalı, kıtıklar ayrılmalıdır. Ölü tüyler uzaklaştırılmalı , keçelenme önlenmelidir. Tarama ile deriye masaj yaparak kan dolaşımını da canlandırmış olursunuz .
Kediler yıkanmaktan hoşlanmaz ve kendi kendini temizlemekten zevk alırlar. Tüylerine yabancı madde bulaşmamışsa, tıbbı müdahale ve ilaçla yıkama durumu söz konusu değilse eğer kediyi yıkamamak çok daha doğrudur. Sık yıkama derinin koruyucu tabakasını aşındıracağı için korumasız hale gelecektir. Koruyucu tabaka aşınırsa fırsatçı bakteriler veya parazitler deride şiddetli hastalığa neden olabilirler.. Bu nedenle sık yıkamadan ve insan şampuanları kullanmaktan kaçınılmalıdır. pH ı uygun ve kedi-köpek şampuanları tercih edilmelidir.
Deri ve tüyler için hazırlanmış özel multivitamin preperatlarını veteriner hekiminize danışarak kullanabilirsiniz. Dengeli beslenme fizyolojik tüy dökümlerini azaltacak ve patolojik tüy dökülmelerinde de tedaviye katkı sağlayacaktır..Veteriner hekim tavsiyesiyle aldığınız profesyonel mamalar kedi ve/veya köpeğinizin genel sağlığı için ne derece önemliyse deri ve tüy sağlığı açısından da o derece önemlidir. Hekimin önerisi olmadan evden verilen ekstra deri ve tüy sağlığını olumsuz yönde etkileyecek ve tüy dökümünü arttıracaklardır.
Fizyolojik olmayan ve patolojik ya da psikojenik kökenli olan tüy dökülmelerinde tanının konması için erken davranmalı ve kan testleri yaptırarak erken teşhis yoluna gitmelisiniz.Tanısı konan ve tedavisi yapılan her vakada kedinizin ya da köpeğinizin sadece deri ve tüy sağlığını değil tüm vücut sağlığını tehdit eden etkeni ortadan kaldırmış olursunuz.Böylece hem sizin hem tüylü dostunuzun yaşam kalitesi de artmış olur. Etrafta uçuşan daha az tüy ve daha kokusuz bir yaşantı için yapmanız gereken sadece kedi veya köpeğinizi düzenli doktor kontrolü altında tutmak ve size verilen tavsiyelere harfiyen uymak...

Vet.Hek. Işıl KARATAN
Alıntı: www.yesilkoyvet.com