31 Temmuz 2008 Perşembe

KÖPEK " BARINAKLAR VE REHABİLİTASYON PROGRAMLARI "

Ülkemizde sahipsiz hayvanların toplandığı bakımevlerine “rehabilitasyon merkezi” adı verilir; şimdiye kadar buralarda, gönüllülerin çabalarını saymazsak, bu adı hak edecek hiçbir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu yazıda, bakımevi köpeklerinin en asgari olarak rehabilitasyonunun nasıl olması gerektiğine değiniyorum.
Artık, hangi bakımevi bu adı hak ediyor siz karar verin.
Eğer, sahipsiz köpeklerin bakımevinde rehabilite edilmesi amaçlanıyorsa öncelikle bakımevi koşulları bu amaca uygun olarak düzenlenmeli, deneyimli ve bu işi severek yapacak, yeterli sayıda personel sağlanmalı ve en önemlisi rehabilitasyondaki amaç netleştirilmelidir. Amaç, bu köpekleri tekrar alındığı yere bırakmaksa farklı, bakımevinde yaşatmaksa farklı programlar uygulanır.

Rehabilitasyon programı en azından şunları kapsamalıdır:

1- Yeni getirilen köpeklerin karantina süreci içersinde mizaç özelliklerinin gözlenmesi.
2- Psikolojilerine uygun olarak hazırlanmış ortamlara, özellikle katılacağı gruba gözetim altında yavaş bir şekilde uyum çalışmaları
3- Birbirine denk köpek gruplarının oluşturulması ve grup içi güç dengesinde sürekliliğin sağlanması
4- Uyum sağlayamayan köpeklerin ayrılması
5- Davranış sorunlarının giderilmesi
6- Sahiplendirilen veya alındığı yere bırakılacak köpeğin yeni ortamına uyum çalışmaları

Bakımevine ilk getirilen köpek uzun bir süre, uyum sağladığı yaşam alanından ve sosyal ilişki halinde olup yaşam için destek aldığı ve güven içinde olduğu sürüsünden ayrılmanın çöküntüsünü yaşar.

Geldiği yer nasıl bir yerdir?
Kendisini nasıl bir tehlike beklemektedir?
Bunlar bir süre de olsa köpeğin psikolojisini zorlayan bilinmezliklerdir.
Köpeğin bu zorlukları aşmasında en önemli görev onlara sevgi ve güven verecek, onları anlayabilecek ve onlarla empati kurabilecek barınak personeli ya da gönüllülere düşmektedir.

Gelen köpeğin davranışları karantina sürecinde izlenir ve mizacı hakkında fikir edinilir.
Bazı bakımevlerindeki köpekler birbirlerinden ayrı tutulurlar. Ayrı bölümlerdeki köpeklerler arasında sosyal ilişkilerin olmaması, köpekler arası hiyerarşinin kurulmasını önler. Bu kurulmadığı takdirde sürü düzeni de kurulmaz ve diğer bölmelerdeki köpekler zaman zaman tehdit olarak algılanır. Bu durumda köpek kendini güvende hissetmez. Bu çok önemli bir stres nedenidir; çünkü, insan ya da hayvan fark etmez, bir canlının yaşam için en önemli gereksinimi güvenliktir. Koşullara uyum sağlayan köpek, bir süre sonra tel örgünün kendi güvenliği için önemini fark eder ve diğer bölmedeki köpekleri, ani hareketlerde bulunmadıkları takdirde umursamamaya başlar.

Bazı bakımevlerinde ise köpekler gruplar halinde yaşarlar. Bir köpek grubunun oluşturulması kolay değildir. Köpekler kendi aralarında bir düzen kuracaklardır. Bu düzenin kurulmasına birtakım müdahaleler yararlı olabilir ya da düzenin kolay kurulması için dikkatli bir seçim ve bir süre gözlem yapmak gerekir. Bazı köpekler çok ezik, bazıları ise çok baskın olduğu için grup halinde yaşamaya uygun değildirler.

Grup yaşamında en önemli husus tüm bireylerin karnını doyurabiliyor olmasıdır. Bunun için ya yemekler çok bol olur ve alan içinde birbirinden uzak mesafelere yerleştirilir ya da grup oluşturulurken güç dengesine dikkat edilir. Aksi takdirde kavgalar kaçınılmazdır.
Güç dengesi hesaplanırken sadece fiziksel yapı göz önüne alınmaz. Bazı ufak yapılı köpeklerin diğerlerinden daha baskın olduğu görülebilir. Bu nedenle bireylerin davranış özellikleri gözlenmeli, bunlar not edilmeli ve bu bilgilere göre gruplar oluşturulmalıdır.
Grup konusunda bilinmesi gereken diğer bir husus da bu güç dengesinin sabit olmayışıdır. Hayvanların yaşı, fiziksel ve ruhsal sağlık durumları ve bizlerin bilmediği bazı etkenler nedeniyle bireyler arasında denge her zaman değişebilir ve sürü düzeni oluşması için kavgalar tekrar başlayabilir. Bu hemen hemen her sürüde gözlenebilecek bir olaydır. Bu nedenle bireylerin davranış özellikleriyle ilgili gözlemlere sürekli devam edilmelidir.
Köpeklerden bazıları küçük gruplarda sorun çıkardığı halde, bazıları büyük gruplarda sorun çıkarabilirler. Köpeğin yeri değiştirilerek sorun giderilebilir. Adaptasyon çalışmalarına rağmen hiçbir gruba uyum sağlayamayan köpekler ayrı tutulmalıdır.
Bakımevlerinin şartları ne kadar kusursuz olursa olsun, uzun yürüyüşler ve keşifler için programlanmış buna uygun bir fizikle yapılanmış bir hayvanın gezinti gereksinimlerinin yanı sıra insanlarla ve kendi aralarında sosyal bağlar ve iletişim kurma, rütbe belirleme, teritoryum (güvenlik alanı) belirleme vb. gibi köpekler için son derece önem taşıyan gereksinimlerini karşılamak olanaksızdır. Bu tür doğal gereksinimlerin karşılanmaması aşağıdaki davranış bozukluklarının oluşmasına yol açabilir:

. Mama kabı benzeri eşyaları tahrip edici davranışlar
. Korku ve anksiyete
. Diğer köpeklere yönelik saldırganlık
. Aşırı havlamalar
. Eziklik
. Oburluk
. Takıntı davranışları (Kuyruk yeme, volta atma vb)
. Pika (gıda niteliğinde olmayan maddeleri yeme)
. Koprofaji (dışkı yeme)
. Anoraksiya nervosa (asabi iştahsızlık)
. Yavru yeme ya da yavrulara karşı ilgisizlik

Görüldüğü gibi bakımevindeki hayvanların rehabilitasyonu ve davranış sorunlarının giderilmesi başlı başına bir iştir. Hele ki, bu kadar çok sayıda köpeğin bir arada tutulduğu ortamlarda rehabilitasyon neredeyse olanaksızdır.
Gerçek rehabilitasyon ve davranış tedavisi ancak köpeğin hak ettiği yerde, yani sıcak bir yuvada gerçekleşir.

Prof. Dr. Tamer Dodurka
Veteriner İç Hastalıklar ve Psikoloji Uzmanı

Hiç yorum yok: